Toprak Sıkışması ve Çözüm Yolları

1. GİRİŞ
Topraklarla ilgili önemli konulardan birisi de sıkışmadır. Sıkışma; toprak içerisindeki boşluklardan havanın uzaklaşması ve böylelikle toprak havası hacminin azalmasıdır. Bunun sonucu olarak, toplam porozite ve ortalama por boyutu, bir başka ifade ile toprağın toplam hacmi azalmakta, toprak parçacıklarının birbirlerine yaklaşması ile toprağın dayanımı ve hacimsel kütlesi (yoğunluğu) artmaktadır. Toprak sıkışmasının sonucunda bitki gelişimi ve köklerin toprağı yayılmaları azalır, topraktaki su ve hava hareketleri sınırlanır ve tohumun çimlenmesi yavaşlar. Sonuç olarak verimde düşüş gözlenir (Kirişci, 1999b; Kok ve ark., 1996; McBride ve ark., 1997; Anonim,2002).
Toprak kütlesi; hacminde değişime neden olabilecek düzeyde bir yüke maruz kaldığında, aşağıdaki dört faktörün etkisi altında kalır (Kirişci, 1999a). Bunlar:
  • katı parçacıkların sıkışması,
  • porlardaki sıvı ve gazın sıkışması,
  • porlardaki sıvı ve gaz içeriklerindeki değişim,
  • toprak parçacıklarının yeniden düzenlenmesi.

Toprağın toplam hacmi; mineral maddeler ve organik parçacıkların hacmi ile bu madde ve parçacıklar arasındaki boşlukların hacimlerinden meydana gelir. Boşluk hacmi; genellikle kısmen su ile dengeyi sağlayan hava ile doludur. Büyük boşluklarda, daha çok hava, küçük boşluklarda ise su bulunur. Buna göre toprak; katısıvı ve gaz fazı olmak üzere üç bileşenin (faz) karışımıdır. Bir başka ifade ile toprak; fizikselkimyasal ve biyolojik karakterli, karmaşık yapıda parçacık esaslı, çok fazlı bir sistemdir. Tamamen kurutulmuş topraklarda suyun uzaklaştırılması nedeniyle katı ve gaz fazları veya tamamıyla suya doygun topraklarda havanın uzaklaştırılması durumunda katı ve sıvı olarak iki bileşenden söz edilir. Her üç bileşenin bulunduğu durumlarda ise toprak kısmen doygundur. Tarım topraklarında genellikle son durum söz konusudur (Kirişci, 1999a).
Toprağın bileşenleri bir diyagram ile gösterilebilir (Şekil 1). Buna göre, toprak hacminin yaklaşık %50'si katı, %50'si ise boşluklardan oluşur. Katı hacmin yaklaşık %90'lık bölümünü mineral (inorganik) maddeler oluştururken, geri kalan %10'luk kısmını ise organik maddeler meydana getirmektedir. Organik maddelerin en az %1'lik bölümü bakteri, mantar, solucan gibi toprağa biyolojik yapı kazandıran canlılardan oluşur. Bütün hacmin %50'si olan boşluk hacminde ise değişen oranlarda su ve hava bulunmaktadır. Su ve hava oranları toprağın nemlenmesi veya kurumasına bağlı olarak değişim göstermektedir (Kirişci, 1999a; Anonim, 1996).

Şekil 1. Birim toprak hacmindeki bileşenler (Kirişci, 1999a)

Sıkışmış toprağın, sıkışmadan önceki durumuna göre hava dolu daha az por boşluğuna sahip olmaları nedeniyle, gaz alış-verişi yavaşlamakta ve hava ile ilgili problemleri artmaktadır (Şekil 2). Uygulanan kuvvetle hareketlenmeye zorlanan toprağın, karşı koyma kabiliyeti olarak tanımlanabilen sıkışmış toprağın dayanımındaki artışın olması, bitki köklerinin toprağa dalabilmesi için daha büyük kuvvetler ortaya çıkarması anlamına gelmektedir (Hughes ve ark., 2001).



Şekil 2. Sıkışmanın boşluk boyut dağılımına etkisi (Hughes ve ark., 2001)
Toprağın sıkışma sonucu durumundaki değişim; toprak hacmindeki değişimden kaynaklandığı için, hacimdeki değişim, toprak işleme ve yoğun makine kullanımı gibi mekanik dış etkilerle ya da kuruma veya nemlenme gibi doğal olaylar sırasında ortaya çıkan iç kuvvetlerle meydana gelmektedir (Kirişci 1999b).
2. TOPRAK SIKIŞMASININ NEDENLERİ
Toprak sıkışmasına neden olan kuvvetlerin genel olarak iki kaynağı vardır. Bu kuvvet kaynaklarından birisi; makinalar ve hayvanlar tarafından uygulanan mekanik kuvvetlerdir. Bitkisel üretim aşamalarında, üretimi desteklemek amacıyla çeşitli alet ve makinalar kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, kullanılan alet ve makina sayısında artış meydana gelmektedir. Yoğun alet-makina kullanımı ve makinaların üzerlerine eklenen çeşitli donanımlardan dolayı giderek ağır yapılı bir duruma gelmesi nedeniyle toprağa uygulanan kuvvetler arttığı için toprakta sıkışma meydana gelmektedir. Makinalar tarafından toprağa uygulanan kuvvetler genellikle kısa zaman dilimlerinde oluşur ve bu kuvvetlerin ölçülmesi mümkündür.
Toprak sıkışmasına neden olan ikinci kuvvet kaynağı ise, doğal yollarla ortaya çıkan doğal kuvvetlerdir. Örneğin kuruma veya aşırı yağış nedeniyle toprakta sıkışma meydana gelebilir. Bu şekilde oluşan toprak sıkışması uzun bir zaman zarfında meydana gelir ve ölçülmesi zordur. Ayrıca toprağın uygun olmadığı dönemlerde işlenmesi (aşırı nemli) de yine sıkışma problemleri yaratmaktadır (Kirişci, 1999a; Anonim, 1996 ve 2002).
3. TOPRAK SIKIŞMA TİPLERİ
Toprak sıkışması; sıkışmaya sebep olan etkenlere göre değişik derinliklerde meydana gelebilmekte ve buna göre de değişik isimler alabilmektedir. Başlıca dört faklı sıkışma tipi vardır (Kok ve ark., 1996; Anonim, 1996; Kirişci, 1999a; Peet, 2002). Bunlar:
  • Kaymak tabakası,
  • Yüzey toprak sıkışması,
  • Toprak işleme (basınç) veya pulluk tabanı ve
  • Alt (derin) toprak sıkışması.

Kaymak tabakası; toprak yüzeyinde, altındaki topraktan daha yoğun olan toprak tabakasıdır. Kaymak tabakasının kalınlığı, toprağın üst birkaç santimetrelik kısmında meydana gelmektedir. Kaymak tabakası, tohumun çimlenip toprak yüzeyine çıkmasına engel oluşturur.
Her bir aks üzerinde 5 ton'dan fazla ağırlık bulunması durumunda meydana gelen tekerlek trafiği sıkışması olan yüzey toprak sıkışması, genellikle toprağın üst 10 cm'lik kısmında etkisini gösterir .
Her toprak işleme makinası belirli ölçüde sıkışmaya yol açabilmektedir. Toprak işleme, basınç veya pulluk tabanı; genellikle uzun yıllar kulaklı pulluk ve diskaro başta olmak üzere birinci sınıf toprak işleme makineleri ile çalışılması durumunda meydana gelir (Şekil 3). Bu nedenle de toprak işleme derinliğinin (20-25 cm derinliğindeki çizi tabanının) hemen altında oluşan genellikle de 5-10 cm kalınlığındaki geçirimsiz tabakaya pulluk tabanı (plough pan, hard pan veya soil pan) adı verilmektedir (Şekil 4).


Şekil 3 Pulluk uçdemiri tarafından sıyrılmış çizi tabanı

Şekil 4 Pulluk tabanının şematik görünüşü
Alt toprak sıkışması veya derin sıkışma; nemli toprak koşullarında ağır çiftlik araçlarının tekerlekleri (aks başına 10 ton'dan fazla yük bulunduğunda) nedeniyle meydana gelir (Kirişci 1999b).
4. TOPRAK SIKIŞMASININ ETKİLERİ
Sıkışma, toprağın yapısal özelliklerinin ve fonksiyonlarını değiştirir. Toprak sıkışmasının etkileri aşağıdaki şekilde dört ana başlıkta toplanabilir (Kok ve ark., 1996; Jones ve ark., 1997; Kirişci, 1999a; Anonim, 1996 ve 2002):
Toprağın fiziksel özelliklerine etkisi: Toprağın boşluk boyut dağılımını ve boşlukların sürekliliğini olumsuz yönde etkilediği için havalanmayı azaltır. İnfilitrasyon ve su tutma kapasitesinin azaltarak yüzey akışlarına ve kuraklığa sebep olur. Katı toprak parçacıklarının yüzey akışı ile uzaklaşarak toprağın inorganik madde miktarının azalmasıyla toprak kayıplarına neden olur.
Toprağın kimyasal özelliklerine etkisi: Topraktan atmosfere azot transferi ile azot eksikliklerine ve yüzey suyu ile bitki besin maddesi kayıplarına neden olur.
Toprağın biyolojik özelliklerine etkisi: Toprağın havalanması sınırlandığı için topraktaki mikrobiyolojik aktiviteyi yavaşlatır veya durdurur.
Bitkisel üretime olan etkisi: Sıkışma toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısını etkilediği için bitkilerin gelişimi ve veriminde azalmalara neden olur. Ancak, çiftçilerimiz sıkışmanın verime etkilerini gerek yetersiz bilgilenme ve gerekse toprağın derinliklerinde meydana gelmesi nedeniyle dikkate almamaktadır
5. TOPRAK SIKIŞMASINI AZALTMAK İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Toprak, farklı uygulamalar sonucunda değişik şekillerde sıkışmaya maruz kalmaktadır. Sıkışmanın önlenebilmesi veya azaltılabilmesi için ise alınması gereken önlemler vardır (Kok ve ark., 1996; Anonim, 1996; Jones ve ark., 1997; Kirişci, 1999a; Peet, 2002). Bunlar;
a) Traktör trafiğinin azaltılması
Traktör trafiği toprakta aşırı sıkışmanın oluşmasındaki en yaygın nedenlerin başında gelmektedir. Traktörün arazideki geçiş sayısındaki artış, arazide zararlı toprak sıkışmasının oluşmasına zemin hazırlayacaktır. Azaltılmış toprak işleme sistemlerinin kullanılması ile, bu geçişlerin sayısında bir azalma sağlanılabilir.
b) Traktör ağırlığının azaltılması
Yüzeysel ve derin sıkışmanın sebeplerinden biriside, traktörlerdeki aşırı aks yükleridir. Traktör ağırlığının artmasıyla, sıkışmanın daha fazla derinlere ilerlemesi ve böylece derin toprak sıkışması probleminin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Derin sıkışma probleminin erime-donma aktivasyonları ve dipkazanların kullanılması ile hafifletilmesi zor bir işlemdir. Bununla birlikte de çift tekerleklerin kullanımı yada lastik basıncının azaltılması da bu sorunu çözmeyebilir. Bu durum aks yüklerinin tabanda meydana getirdiği bir oluşumdur ve aks yüklerinin azaltılmasıyla giderilebilir.
c) Lastik basıncının azaltılması
Lastik basıncının azaltılması işlemi yüzey sıkışmasını tam anlamıyla önlemez. Fakat yüzeyde meydana gelen sıkışıklığın derecesini azaltır. Yüzeydeki sıkışıklığın düzeyi, ikili lastik kombinasyonları ve lastik basıncının düşürülmesiyle azaltılabilir ancak toprakla olan temas alanı artacağından, yüzeyde daha fazla bir alanın sıkışmasına neden olur.
d) Nemli koşullardaki trafiğin azaltılması
Toprak nemli koşullarda oldukça sıkıştırılabilir bir durumdadır. Kuru toprak koşullarına göre aşırı nemin mevcut olduğu durumlarda, araç trafiği daha fazla toprak sıkışmasına sebep olacaktır. Toprak, kuru koşullar altında daha yüksek bir mukavemet gösterirki buda çevreden olabilecek etkilerden toprağın daha az etkilenmesi anlamına gelir. Kuru koşullara göre nemli koşullar altında tekerleklerin sıkışmaya olan etkilerinin, daha derinlere doğru yayıldığı görülmektedir.
e) Kontrollü trafik
Koşulların müsait olduğu her durumda, arazide bazı tekerlek izlerinin yada dar trafik yollarının oluşumuna sebebiyet veren her türlü ekipmanın kullanımı kısıtlanmalıdır. İmkanlar dahilinde arazilerin dinlendirilmesi toprakta sıkışmayı engeller. Bu uygulama güçlüklerle karşılaşılsa da iyi bir mekanizasyon işletmeciliği açısından gerçekleştirilmelidir. Ekipmanların hatalı kullanımı, arazilerin en az % 80'ninde bir defaya mahsus olmak üzere iz bırakılmasına sebep olacaktır. Saban izlerinin mevcut olduğu ve sulama yapılmış arazilerde, makine kullanım planlarına uyumun sağlandığı ölçüde, trafik oldukça kontrollü bir hale gelecektir. Kontrollü trafik sayesinde, kalıcı bir sırt işleme tekniği ile arazide istenilen bir formun yakalanması olası olacaktır.
f) Organik materyalin korunması ve sürekliliğin sağlanması
Organik madenin artması, topraktaki havalanmayı artırarak toprağın yapısının bir derece daha ilerlemesini sağlar. Su ve bitki köklerinin toprak içerinde daha rahat hareket eder. Toprak parçacıklarının birbirini tutması için bu artıklar bir nevi yapıştırıcı etkisi gösterirler. Organik maddelerin toprağa ilavesi;
  • Mümkün olduğu durumlarda, artıkların toprak yüzeyinde bırakılmasını sağlamak,
  • Küçük taneli bitkilerin yetişmesi,
  • Yeşil gübrelerin yetiştirilmesi ve toprağa karışması ve
  • Hayvan gübrelerinin araziye uygulanmasıyla sağlanır. Bu işlem, toprak yapısını kuvvetlendirdiği gibi besleyici elementlerin ve organik karbonun toprağa kazandırılmasını sağlayacaktır.

g) İkincil toprak işleminin azaltılması
Toprak boşluk boyutunun azalmakta olduğu bir esnada ikincil bir toprak işleme, doğal toprak yapısının bozulmasına neden olacaktır. Toprakta yapılan her türlü toprak işleme, toprak parçacıklarının bozulmasına ve toprakta ki hava ve su hareketi için gerekli olan boşluk hareketinin azalmasına sebep olur. Aynı zamanda da toprak parçacıklarının ufalanması ve uygun bir tohum yatağının oluşmasına da yardımcı olur. Sonuçta toprak yüzeysel sıkışma ve kaymak tabakasının oluşumuna etki eden dış kuvvetlere maruz kalır ve çevreden oldukça fazla etkilenmeye başlar. İkincil toprak işleme uygulamalarındaki azalış ile, çevreden gelen etkilerde kısmen azalacak  dolayısıyla toprak parçacıklarının korunması sağlanacaktır. Toprak işlemenin daha az yapıldığı ve toprağın korunduğu korumalı toprak işleme sistemleri uygulamaya geçirilerek toprak sıkışması azaltılabilir.
h) Pulluk işleme derinliğinin değiştirilmesi
Kurak geçen bir yılda, pulluk ile derin işleme yapılabilir, bunu takip eden yıllar itibariyle de, sıkışıklığın görüldüğü alanların minimum seviyeye indirilmesi için, çalışma derinliği değiştirilmelidir. Toprak neminin tarla kapasitesinin % 60' nın üstünde olduğu durumlarda, pullukla işlemeden kaçınmak gerekir. Örneğin; Buğday bitkisi, halen kuru alanlarda ve özelliklede yağışlı ilkbahar koşullarında, sıkışmış toprak bölgelerinin (tavalarının) oluşmasına neden olan bir bitki olarak bilinmektedir.
I) Üretim alternatifleri
Derin köklere sahip olan bitkiler, ilerleyen dönemlerde, aynı bölgelerde daha sonra yetiştirilecek olan ürünlerin köklerinin, toprak profilinde suyun daha derinlere inmesine ve kullanılmasına olanak sağlayacak kanalların, oluşmasına yardımcı olurlar (Petersen ve Ayers, 1999).
k) Derin İşleme veya Dip Patlatma
Derin toprak işleme veya dip patlatma; topraklarda oluşan sıkışmış tabakayı toprağın yapısına zarar vermeden parçalamak için genellikle 25 ile 50 cm derinlikte yapılması gereken bir tarla işlemidir. Çalışmalarda, uygun toprak ve nem koşullarında dip patlatmanın verimde %50'ye varan artışlar sağlayabileceği belirtilmektedir (Kirişçi, 1999b).
Dipkazanlar
45-75 cm veya daha fazla derinlikte çalışabilen aletlerdir. Dipkazanla işleme derinliğinin sıkışmış tabaka derinliğinden yaklaşık olarak %50 daha fazla olması önerilmektedir. Dipkazanla işlemenin toprak profili kuru olduğu zaman yazın sonlarında veya sonbaharda yapılması gerekir. Bu işlem, sıkışma derinliğinin altında uygun bir şekilde yapıldığı zaman Şekil 5'de gösterilen şekilde bir bozulma şekli meydana getirir (Jones ve ark., 1999; Kirişci, 1999a).




Şekil 5 Dipkazanla işleme sonucunda oluşan V-şeklindeki toprak kesiti
Dipkazanla yapılan işlemin başarısı toprağın tipi, nem içeriği, bünyesi, hacimsel kütlesine ve dipkazan uç demirinin şekline bağlı olarak değişir.
Dipkazanla sıkışık tabakanın ortadan kaldırılması sıkışmanın kısa dönemli bir çözümüdür. Dipkazanla toprak işlendikten sonra eğer sıkışmaya neden olan işletmecilik uygulamaları devam ederse, şiddetli bir sıkışma kolayca yeniden ortaya çıkabilir. Örneğin, nemli topraklarda çalışma neticesinde toprak dipkazanla işlenmeden önceki durumundan daha sıkışık bir yapı kazanır. Dolayısıyla dipkazanla işleme sonrasındaki hacimsel kütle ve toprak dayanımı, dipkazanla işleme öncesinden daha büyük olacaktır. Sıkışmayı en aza indiren veya azaltan yeni işletmecilik uygulamalarının adaptasyonu ile birlikte dipkazanla işleme sıkışma problemleri için uzun dönemli bir çözüm sağlayabilir (Jones ve ark., 1999; Kirişci, 1999a).
Dipkazanla dip patlatma sırasında riperlerden farklı olarak, üst katmandaki toprakla alt katmandaki toprağın karıştırılmaması, toprak yüzeyinde kesek oluşturulmaması, yüzey artıklarının gömülmemesi ve böylelikle yeni bir toprak işleme trafiğine yol açılmaması esastır.
Dip patlatma işlemi; toprağın derinliklerinde yapılmasından dolayı yüksek enerji girdisine gereksinim duyar. Bu yüzden, kullanılacak makinaların işlemin etkin bir şekilde yapılabilmesi için iyi ayarlanması ve işe uygun traktörün kullanılması gerekir. Dip patlatma işlemi, dipkazan (subsoiler) adı verilen özel bir makina ile gerçekleştirilir (Şekil 3).

Şekil 6 Standart tip dipkazan

Standart bir dipkazanın işleyici kısmı, sağlam bir payandaya bağlı ve kama biçimli bir uçdemirinden oluşur. Payandanın ön tarafı toprağı kolaylıkla yarabilmesi açısından ince ve keskin bir yapıya kavuşturulmuştur. Çalışma sırasında geçirimsiz tabaka parçalanırken üstteki toprak karıştırılmadan işleme tabi tutulmaktadır.
Değişik tipte dipkazanlar imal edilmektedir. Payandalar; standart (düz), eğrisel (parabolik) veya şekilsiz tiplerde olabilmektedir. Bazı tiplerinde uçdemirinin her iki yanında, kanatlar kullanılabilmektedir. Parabolik payandalı olanlar düz olanlara göre daha az güce gereksinim duyar. Kanat düzenlemesi ise gerek parabolik gerekse düz payandalı olanlarda güç gereksinimini artırır. Ancak kanat düzenlemesi ile bozulan toprak kesiti arttığından özgül güç (kW/m2) gereksinimi azalmaktadır. Düz ancak ilerleme yönünde eğimli payandaya sahip bir dipkazan, dik olana göre geçirimsiz tabakayı daha iyi kaldırır ve parçalar.
Diğer taraftan, traktör kuyruk milinden de yararlanmak düşüncesi ile payandanın, uçdemirinin veya her ikisinin birlikte titreştirildiği titreşimli dipkazanlar da son yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Titreşim sayesinde aynı işlemi yapmak için gereksinilen toplam güçte önemli bir değişim olmasa da, çeki kuvvetinde % 20-25 düzeyinde tasarruf sağlanabilmektedir. Ancak, satın alma bedellerinin diğer tiplere göre daha yüksek olması, tamir bakımlarının zor olması ve traktörün arka aksında zararlı olabilecek düzeyde vibrasyon oluşturması önemli dezavantajlarıdır.
Çalışma derinliği, çekilme hızı, uçdemiri genişliği, uçdemiri ve payanda temas açısı, ünite sayısı, kanat ve vibrasyon düzenlemeleri, toprak tipi ve nem içeriği ve sıkışmanın düzeyi dipkazanların çeki veya kuyruk mili gücü gereksinimlerine etkili belli başlı faktörlerdir. Bu nedenle tek bir işleyici ünite için sabit bir çeki veya kuyruk mili gücü değeri vermek zordur. Ancak 15-35 kW/ünite gibi bir genel çeki gücü değeri verilebilir.
Dip patlatma işi için traktör seçilirken bazı koşulların dikkate alınması gerekir. Özellikle traktör-dipkazan uyumu çerçevesinde traktör yeterli güçte ve uygun ağırlıkta olmalıdır. Sert toprak koşullarında kuyruk mili gücünün yaklaşık % 75'i çeki gücü olarak kullanılabilir. Uygun ağırlığa sahip bir traktörde 1 kW kuyruk mili gücü için 600 ile 750 N arasında ağırlık esastır. Traktör ağırlığının dağılımı; traktörün tipine ve dipkazanın çekilir veya asılır tipte olmasına göre değişecektir. Asılır dipkazanlı tek çeker traktör; dümenleme yeteneğini muhafaza etmek için ön aksında daha fazla statik ağırlığa sahip olmak zorundadır. Çok az ağırlık transferi olduğundan çekilir dipkazanla çalışmada ise daha az statik ağırlığa gereksinim duyulur. Çift çeker traktörlerde ise ön tekerlek aksında daha fazla statik ağırlık istenilir.
Bazı koşullarda dipkazanın gerisine bağlanan oval biçimli bir drenaj topu ile yüzey drenajını iyileştirmek için drenaj pulluğu olarak da kullanılabilirler. Zincirle uçdemirinin gerisine bağlanan çelik malzemeden yapılmış olan drenaj topu, normal toprak işleme seviyesinin altında, tekerlek trafiğinin oluşan tünele zarar veremeyeceği derinlikte, toprak içerisinde çekilir. Payandanın toprakta derinlere doğru tünel ile oluşturdukları yarık sayesinde yüzeyden suyun süzülmesi iyileştirilir. Drenaj topu, çevresindeki toprağa basınç uygulayarak kayar. Ancak yüzey drenajı için tünel oluşturma işlemi, dipkazan kullanımının aksine, nemli toprak koşullarında yapılır.

Dipkazan Kullanım Koşulları
Dip patlatma, yüksek enerjiye gereksinim duyan ve pahalı olan bir işlemdir. Bu nedenle dip patlatmaya karar vermeden önce tarlanın değişik yerlerindeki sıkışma durumunu dikkatle değerlendirmek gerekir. Diğer taraftan, var olan bir olumsuzluğu gidermek, azaltmak veya en azından kontrol altına almak için yapılacak bir toprak işleme faaliyeti, yeni bir faaliyetin yapılmasını gündeme getireceği unutulmamalıdır. Toprak işleme makinalarının çeki kuvveti gereksinimi, işleme derinliğinin artması ile hızla artmaktadır. Diğer taraftan, çekilme aralığı alan iş başarısına doğrudan etkili olan bir faktördür. Bu nedenle, dipkazan gibi derin çalışan makinaların tarlada kullanılması sırasında bazı koşulların dikkate alınması yapılan işlemin başarıya ulaşması açısından önemlidir: Buna göre:
  • Toprak mümkün olduğunca kuru (düşük nemli) olmalıdır. Böylelikle, pulluk tabanının ufalanması mümkün hale gelmektedir.
  • Geçirimsiz tabakanın altındaki toprağın aşırı su tutma kapasitesine sahip olması gerekir veya yüzeydeki suyun gidebileceği bir yer veya bitki kök gelişmesi için alt katmanlarda hava bulunmayacaktır.
  • Alt katmanlardaki toprak, kök gelişmesini engelleyecek asit veya alkali yapıda olmamalıdır.
  • Traktör veya ağır makinalar daha sonra yapılacak işlemler sırasında tekerlekler, sıkışma ile çizinin kapanmasını önlemek amacıyla dipkazanın açmış olduğu çizinin en azından 30-35 cm ötesinden geçmelidir.
  • Kumlu toprakta kuru havalarda yapılacak dip patlatma, taban suyu seviyesini hızlıca düşürmektedir. Suya fazla ihtiyaç duyulduğunda, kullanılabilir suyun köklerin bulundukları yerlere süzülmesi gerekir.

Dipkazanlar; dar uçdemirli makina grubunda yer almaları nedeniyle çalışma derinlikleri (d), uçdemiri yapısal genişliklerinin (w) 6 katından fazla olmamalıdır. Bir başka ifade (a) Girişimsiz çekilme aralığı eşitsizliği sağlanmalıdır. Diğer taraftan, iş genişliği (b) ise daima (b) Girişimli çekilme aralığı koşulunu sağlamalıdır. İş genişliğin alt sınırı yani etkin çekilme aralığı (be) ise, pulluk tabanının derinliğine ve kalınlığına bağlı olarak belirlenmelidir (Kirişci, 1999a ve 1999b) (Şekil 7).


(a) Girişimsiz çekilme aralığı



(b) Girişimli çekilme aralığı
Şekil 7 Dipkazan çalışma derinliği ile işgenişliği arasındaki ilişkiler

6. SONUÇ
Dip patlatma; sıkışma problemine kısa vadeli bir çözümdür. Şayet, sıkışmaya neden olan işletmecilik uygulamaları dip patlatmadan sonra da devam ediyorsa, 1 veya 2 makina geçişinden sonra dahi sıkışma daha şiddetli olarak yeniden gelişebilir. Bu amaçla yapılması gerekenler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
  • Tarla işlemlerinin sayısını sınırlamak (makina kombinasyonları),
  • Tekerlek trafiği için aynı güzergahı (aynı sıra arası veya çizileri) kullanmak,
  • Nemli topraklardan uzak durmak,
  • Ekim nöbeti uygulamak,
  • Hayvansal atık veya yeşil gübreleme ile toprağın organik madde miktarını artırmak,
  • Toprak işleme gerektiğinde, kurak geçen yıllarda daha derin toprak işleme yapmak,
  • Düzenli toprak işlemede, işleme derinliğini değiştirmek,
  • Korumalı toprak işleme uygulamalarına yer vermektir.
Ülkemizde, dip patlatmanın çiftçi tarafından yaygın olarak uygulanmadığı bilinmektedir.
Notlar:
1.Toprak kesek atıyorsa sürülmez.
2.Yağmurdan 3 gün sonra (3 güneş açarsa ) sürülebilir.

Bitkilerin sağlıklı bir şekilde yetişeceği en uygun toprak, 

% 45 mineral madde,

% 25 su,

% 25 hava ve

% 5 organik madde içermelidir.

Dikkat edilmesi gereken bazı önemli ayrıntılar

Yukarıda belirtilen “Duruma göre değişir” ifadesi, doğal olarak toprak koşullarının gözlenmesini gerektirir. Bu çerçevede, ilkbaharda toprakla ilgilenirken, tınlı veya killi toprakların iri kum kullanılarak daha düzgün yapılması da tavsiye edilebilir. Toprağın katılık derecesine bağlı olarak, iki ila beş metre kare arasındaki tarh için yaklaşık 1 el arabası (yaklaşık 80 litre) kum iş görebilir. Diğer taraftan, toprak kumluysa kumu killi toprakla değiştirebilirsiniz.

Toprak işleme şu işlemler yapılır : 
 -Kesme 
 -Kabartma 
 -Devirme 
 -Karıştırma 
 -Parçalama 
 -Ufalama-savurma 
 -Sıkıştırma

Toprak işlemede amaçlarına uygun olarak dört farklı yöntem uygulanmaktadır. 
Bunlar; 
 1. Toprağın şeritler halinde kesilip devrilmesi (pulluklar) 
 2. Toprağın devrilmeden kabartılması (tırmıklar, kültüvatörler) 
 3. Toprağın karıştırılması (toprak frezeleri) ve 
 4. Toprağın bastırılması (merdaneler) dır.

Toprak işlemenin Amaçları ve Fonksiyonları 
 1) Bitki gelişimi açısından toprağın fiziksel özelliklerini en uygun hale getirmek (kabartma) 
 2) Bir önceki üretimden kalan organik artıkları (anız, çiftlik gübresi) toprağa karıştırılması (karıştırma, kesme, devirme, parçalama) 
 3) Yabancı otların yok edilmesi (kesme, devirme, parçalama) 
 4) Ekime uygun tohum yatağı hazırlanması (ufalama, sıkıştırma)  5) Erozyonun kontrolü  6) Tarlanın sulamaya hazırlanması

TOPRAK İŞLEME:
  Tarla tarımında başarılı olabilmek için, ilk önce ekime uygun, tavında, iyi bir tohum yatağı hazırlamak gerekmektedir. İyi tohum yatağı hazırlığı da toprak bünyesine uygun tarım alet ve makinaları kullanarak zamanında, tekniğine uygun bilinçli bir toprak işleme ile mümkündür. 
 Toprak işlemeyi, tohumların ekilebilmesi, bitkilerin yetişebilmesi için, toprağın uygun duruma getirilmesi ve bu durumun korunması için herhangi bir araçla gevşetilmesi, ufalanması ve karıştırılması olarak tanımlayabiliriz. 
  Toprak işleme yöntemleri, toprak tipine, toprak işleme zamanına, ekim nöbetine, ekilen bitkinin cinsine, iklim şartlarına ve eldeki mekanizasyon seviyesine göre değişmektedir. 

TOPRAK IŞLEMENIN AMAÇLARI: 
 a) Tohum yatağını hazırlamak, 
 b) Yabancı ot kontrolünü yapmak, 
 c) Toprak yüzeyindeki bitki artıkları, anız ve ahır gübresinin gömülmesini sağlamak, 
 d) Su ve rüzgar erozyonunu kontrol etmektir. 

TOPRAK İŞLEME ALETLERİ: 
 Tarım yapılan toprakları gerekli amaçlar doğrultusunda işlemek için farklı alet ve makinalar geliştirilmiştir. Toprak işleme aletlerini kullanım önceliği, çalışma şekli ve toprağa etkilerine göre sınıflamak mümkündür. 
 Toprak İşleme Aletlerini Kullanım Sırasına Göre Sınıflaması: 
 Birinci sınıf toprak işleme aletleri: pulluklar, çizeller, dip kazanlar, 
 İkinci sınıf toprak işleme aletleri: kültüvatörler, tırmıklar, toprak frezeleri, merdaneler, 
 Alet kombinasyonları: tırmık-kültüvatör, tırmık-merdane, kültüvatör-dişli tırmık, yaylı tırmık-dönerli tırmık gibi.

Geleneksel Toprak İşleme 

 Geleneksel toprak işlemede birincil toprak işleme aleti olarak pulluk kullanılır ve toprak 25-30 cm derinlikte işlenir. Toprak bu derinlikte kesilerek alt üst edilir. Geleneksel toprak işleme, özellikle ülkemizde yoğun ve aşırı toprak işlemeyi beraberinde getirmekte, toprak sıkışmasını ve erozyonu arttırmaktadır. Türkiye topraklarının % 34.4’ünün erozyonu körükleyen yüksek eğimli (% 15-40) alanlardan oluşması bu tehlikeyi daha da artırmaktadır. Yapılan araştırmalar Dünya’da ortalama olarak yılda 150 ton/ha’lık bir toprak kaybının söz konusu olduğunu ortaya koymuştur 
 Toprak sıkışması, toprağın hacim ağırlığının artmasına yol açar. Bu da toprağın ısı kapasitesini ve ısı iletimini değiştirerek bitki büyümesine dolaylı olarak olumsuz etki eder. Toprak sıkışması, topraktaki organik maddeden mineralize olan gıda miktarını azaltmaktadır. Toprağın fazla sıkışması ve çok nemli ortam nedeniyle atmosferden oksijen alımı azalmakta, böylece bitki kök bölgesinde oksijen konsantrasyonu azalırken karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. Bu durum devam ettiği takdirde kök bölgesinde aneorobik bir ortam oluşmakta ve kök gelişimi yavaşlamaktadır. Toprakta hava ile dolu boşlukların oranı %10’un altına indiğinde ise köklerin gelişmesi durmaktadır. Ayrıca toprak sıkışıklığı belirli bir değeri aştığında bitki köklerinin sıkışmış tabakaya penetrasyonu tamamen kaybolmaktadır. Yapılan bir araştırmada; 10 bar sıkıştırma basıncında pamuk köklerinin ancak %35’inin sıkışmış katmanı geçtiği, 25 bar’da ise köklerin penetrasyon yeteneğinin tamamen durduğu görülmüştür 
 Yoğun toprak işlemenin ikinci ve en büyük sakıncası; özellikle su ve rüzgar erozyonu riski yüksek tarım alanlarında verimli üst toprak tabakasının kaybedilmesidir. Dünya’da tarım alanlarının en az % 15’i ciddi erozyona uğramıştır. Bu erozyonun büyük bölümü yanlış ve bilinçsiz toprak işleme ile meydana gelmiştir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar