SOLUCAN GÜBRESİ
Solucan gübresi, kırmızı Kaliforniya solucanlarının bitkisel ve hayvansal organik atıkları işlemesi sonucu meydana gelen solucan dışkısıdır.
Solucan gübresi, mikro florlar ve özel solucanların organik maddeleri humik maddelere dönüştürme işlemi sonucu çıkan üründür.
Görünüş olarak siyah toprağa benzer ve itici bir kokusu da yoktur. İçeriğinde bitkinin gelişimi için gereken bütün enzimler, toprak antibiyotikleri, vitaminler, büyüme hormonları ve humik maddeler vardır.
Kesinlikle, hastalık yapıcı mikro florlar, parazit yumurtaları, ot tohumları ve ağır metaller içermez ,solucan gübresi çevreci temiz bir tarımsal üründür.
SOLUCAN GÜBRESİNİN DEĞERİ
Uygarlığımızın teknik imkanları her türlü kimyasal bileşimin sentezini yapmaya imkan veriyor. Bu yüzden polimerlerle evde, işte, günlük hayatın her safhasında her yerde karşılaşıyoruz.
Farklı kimyasal bileşimler gübre olarak, ilaç olarak, zehir alarak toprağa atılınca bunların hepsi bitkiye ve ürüne geçmektedir. Öyle veya böyle insanlar, ürünlerle birlikte belli dozda kimyasal maddeleri de tüketiyorlar, sonucunda da farklı hastalıklara yakalanıyorlar. Bunların önüne geçmenin tek yolu ekolojik, doğal, organik tarımla doğal organik ürünler yetiştirmek ve tüketmektir.
Doğal Organik ürünler üretmek için, toprağa doğal organik gübreler uygulayarak topraktaki organik madde miktarını artırmak, bu şekilde toprağın doğal yapısına, doğal canlılığına kavuşmasını sağlamak gerekir.
Organik gübre olarak hayvan dışkıları, kompost ve solucan gübresini sayabiliriz.
Hayvan dışkısı iyi bir gübredir ancak yanması için zamana ihtiyacı vardır ve içinde çok miktarda ot tohumu vardır. Bir dekar toprağın istenen verimi sağlayabilmesi için en az 1 ton hayvan gübresi ile gübrelemek gerekir.
Çürümüş, yaprak, ot, dal vs.den oluşan kompost, bitkiler için daha yararlıdır hem de daha az ot tohumu içerir.
Solucan gübresi, solucanların hayvan gübresi, kompost karışımını yeyip sindirdikten sonra çıkardıkları dışkı olduğu için bitkiler tarafından daha çok tercih edilir. İçeriğinde bol miktarda humus vardır ki en verimli topraklarda bile ancak % 10-14 humus vardır ve milyonlarca yılda oluşmuştur.
Solucan gübresi, ot tohumu içermez, hacminin 10 katı su tutar, içeriğinde çok miktarda humik asitler, farklı doğal fermentler, vitaminler, bitki geliştirme ve büyütme hormonları, toprak antibiyotikleri, mikro ve makro elementler, çok fazla önemli, yararlı toprak mikropları vardır.
Solucan gübresi, bitkiye gerekli olan bütün maddeleri, iyi dengelenmiş ve bitkinin kolay erişebileceği biçimde bulundurur, harika bir bakteriyel içerikli biyolojik gübredir.
Uygulandığı toprakta, zararlı maddeleri yok ederek, sağlıklı bir toprağın özelliklerine kavuşmasına imkan verir. Solucan gübresindeki humik maddeler, topraktaki ağır metalleri, radyonuklidleri, pestisitleri, zor eriyen, bitkiye geçemeyen bileşiklere dönüştürerek insan ve hayvan sağlığı için zararlı bu maddelerin bitkiye dolayısıyla ürünlere geçmesini engeller.
Solucan gübresinin gerektiği şekilde bir kez kullanımı en az %20-30 ürün artışını 3-4 yıl boyunca sağlar.
Her yıl kullanılırsa kaliteli ve bol ürünleri en kötü topraklarda bile elde etme imkânı verir.Toprağın humus içeriği oranını arttırır.
SOLUCAN GÜBRESİ ÖZELLİKLERİ
· - Solucanların organik atıkları ve hayvan dışkılarını işlemesi sonucu ortaya çıkan üründür.
· - Toprağın ihtiyacı olan, doğal yaşamsal maddeler içerir.
· - Humik maddeler hayvan gübresinden 4-8 kat daha fazladır.
· - Tamamen bitkilere yararlı biyolojik aktif maddeler içerir.
· - Biohumusta toprağın verimliliğini yaratan eşsiz, yararlı mikro organizmalar yaşar.
· - Nemi uzun süre tutar ve gerektikçe bitkiye aktarır.
· - Zararlı mikro organizmalar, ot tohumları, parazit yumurtaları ve diğer hastalık yapıcı maddeler içermez.
· - Her türlü tarla, sera bitkileriyle dekoratif ve çiçekli süs bitkilerinde organik gübre olarak toprağın verimini artırmak (toprağı canlandırmak) için kullanılır.
· - Uluslararası standartlara göre, kullanımında hiçbir sınırlama yoktur.
· - Diğer organik gübrelere oranla oldukça az miktarda uygulanır.
· - Toprağa etkisi 3-5 yıl devam eder.
· - Kesin kullanım miktarı ve zamanı yoktur, istenildiği zaman istenildiği kadar kullanılabilir ve etkisini gösterir. Bitkinin tohum ekiminden ürün vermesine kadar her dönemde uygulanabilir, ürün verimini ve kalitesini artırır.
· - Toprağa dengeli karıştırılması etkisini azami artırır.
· - Özelliklerini aşırı soğuklarda toprağın donması nedeniyle bile kaybetmez.
· - Topraktaki mikro organizmaları daha aktif hale getirir. Toprağın mikrobiyolojik zenginliğini yeniden oluşturur; topraktaki mikro elementleri, humatı, faydalı mikro organizmaları stabilize eder.
· - Fiziko-kimyasal özelliğini ve su-hava dengesini iyileştirir; toprak parçacıklarının birbirine kenetlenme gücünü ve gözen ekliliğini artırır.
· - Toprak; çözünür mineral maddeleri ve nemi daha iyi tutar, sulama miktarı % 40 azalır.
· - Toprağın rengini koyulaştırdığı için toprak ısısını artırır.
· - İçindeki organik maddelerin ayrışması esnasında ortaya çıkan karbon dioksit, bitkinin yaşamını sürdürebilmesi için ek bir karbon dioksit kaynağı oluşturur.
· - Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını, atmosferi ve toprağı kirletmesi kesinlikle mümkün değildir.
· - Topraktaki doğal solucan miktarını artırır.
· - Bitkiyi besleyici madde rezervini ve toprağın doğal verimliliğini artırır.
· - Aşırı kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanımıyla meydana gelen zararlı etkileri ortadan kaldırır.
· - Temel vitaminler, aminoasitler, enzimler, hormonlar ve büyüme uyarıcılarıyla tam bir dengeli beslenme sağlar.
· - Bitkinin hastalıklara karşı bağışıklığını artırır. Bitkiye, toprak stresine, zararlılara, değişken iklim şartlarına ve toprağın olumsuz etkilerine karşı direnç kazandırır.
· - Hızlanan ve artan tohum canlılığı, uyanma ve çabuk köklenmeyi geliştirir.
· - Bitkinin gelişimini hızlandırır ve kaliteli ürün artışı sağlar.
· - Hastalıklı bitkileri hızla iyileştirir. Zararlı maddelerin, hastalık yapan organizmaların hasar verdiği hücreleri hızla kurtarıp eski hale getirir.
· - Ekim alanında her yıl değişik ürün ekmeye (rotasyona) gerek yoktur.
· - Verimi % 30 - 200 artırır.
· - Olgunlaşma süresini 2-3 hafta daha erkenleştirir.
· - Ürünlerin içindeki nitrat miktarı, diğer gübrelerle üretilen ürünlerden birkaç kat daha düşüktür.
· - Raf ömründe belirgin bir artış sağlar.
· - İçindeki insan sağlığı için çok gerekli olan, vitaminler, şekerler ve diğer biyoaktif maddelerin miktarını artırır.
· - İnsan sağlığı için zararlı hiçbir madde içermeyen ekolojik doğal ürünler oluşmasını sağlar.
· - Ürünü doğal tat, renk , aroma ve kalitesine kavuşturur.
Dünyadaki tarıma elverişli toprağın kalitesi ve bereketi sürekli kötüleşmektedir, acilen toprağın eski gücüne gelmesi sağlanmalıdır. Maalesef hayvan gübresinde mikro floralar çok az olduğu için bu gübre kullanıldığında toprağın verimli olabilmesi için birkaç yıl nadasa bırakılması gerekir. Ama solucan gübresi, içerdiği konsantre haldeki toprağı güçlendirici elementler ve mikro organizmalarla hiç nadas yapmaya gerek kalmaksızın toprağı güçlü hale getirir. Solucan gübresi; çorak, verimsiz topraklarda bile yüzey toprağını sıyırıp yeni toprak serilmesine gerek kalmadan toprağı canlandırır.
A) Akümülatör fonksiyonu: canlı organizmalara gerekli olan kimyasal elementleri ve enerjiyi biriktir. Bu, toprağın canlılığını sağlayan biot ve hidrobiotları humik maddeler sağlıyor demektir. Öyleki bu sayede içindeki enerji ve yapı maddeleriyle bitkilerin yaşamını yüzyıllarca durmaksızın sürdürmesine imkân verir. Humik maddelerde % 40-60 C, % 30-40 O, % 3-5 N vardır, ayrıca hidrojen, kükürt, fosfor, birçok metal katyonları ve mikro elementler de vardır, bu yüzden humik madde içeren toprağın rengi siyah veya koyu gridir. Humik maddeler, içerdikleri bitkiyi besleyici elementleri sadece bitkinin ihtiyaç duyduğu kadar vererek geri kalanını daha sonraki ihtiyaç zamanına saklarlar. Bu özellikleriyle Birçok mineral bileşeninden farklıdırlar, çünkü bu bileşenler suyla eriyerek toprakta yok olup gitmektedirler. Aynı zamanda mineral elementlerin bir kısmı alüminyum silikat perdesine girerek bitkiyle ilişkilerini keserler.
B) Taşıma fonksiyonu: suda çözünebilir metal katyonlu veya hidroksitli humik asit bileşenlerinin istikrarlı oluşumları nedeniyle mineral ve organik maddelerin jeokimyasal akışını meydana getirir.
C) Düzenleyici fonksiyonu: humik maddelerin düzenleyici işlevini birkaç ana başlığa ayırabiliriz:
1. Toprağın yapısını ve hidrofizyolojik özelliğini düzenleme işlevi.
2. Katı ve sıvı dönüşümleri arasında iyon değişim sürecini düzenleme işlevi.
3. Asit-baz ve oksidasyon-yeniden yapılandırma olaylarına etkisi.
4. Çözünebilir mineral bileşkeleri değişimi yoluyla canlı organizmaların beslenme şartlarını düzenleme.
5. Sera etkisi oluşumu dâhil toprak ve atmosferin sıcaklık dengesini düzenleme.
D) Koruyucu fonksiyonu: humik maddeler bitkileri, yerleşik veya zor yok edilebilen zehirli veya radyoaktif elementlerin bileşimlerinden hatta doğada ekolojiyi olumsuz etkileyen bazı pestisitler, hidrokarbonlar, fenoller bileşimlerinden dahi koruma yeteneğine sahiptirler. Humik maddelerin koruyucu fonksiyonu o kadar büyüktür ki, humik maddelerle zenginleştirilmiş toprak, kurşun ve diğer zehirli maddelerin iyonlarının yeraltı suyuna karışmasını tamamen önlerler.
E) Fizyolojik fonksiyonu: birçok bilim adamının yaptıkları araştırma sonuçlarına göre; çeşitli humik maddeler özellikle humik asitler ve onların tuzlarının, tohum çimlenmesini hızlandırdıklarını, bitkilerin solunumunu yoğunlaştırdığını, bunlarla yetiştirilen bitkilerle beslenen büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvanların verimliliğini artırdığını ispatlamışlardır. Bunlardan başka, humik maddeler kullanılarak hazırlanan bazı ilaçların kanserin gelişimini durduğunu, bazı enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudun direncini artırdığını deneylerle belgelemişlerdir. Fazla miktarda humik madde içeren solucan gübresi vazgeçilemez, ekolojik, doğal organik gübredir. Kıyaslanabilecek bir benzeri yoktur.
· Kök oluşumunu uyarır, güçlü köklerin hızla oluşmasını sağlar.
· Fidelerin büyümesini, gelişimini hızlandırır.
· Bitkilerin doğal bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnç kazandırır.
· Ürünlerdeki nitrat miktarını azaltır, protein, şeker, vitamin miktarını artırır.
· Kesme çiçeklerin daha uzun süre canlı kalmasını sağlar.
· Saksı bitkilerinde klorozu ortadan kaldırır, gelişimini ve çiçeklenmeyi hızlandırır.
Nohut, fasulye 6 saat
Turp, marul, ıspanak 12 saat
Havuç, biber, salatalık, kavun, dereotu 24 saat
0,5–0,8 litre sıvı solucan gübresi 1 kg tohum için yeterlidir.
Yumru ve soğanlı bitkilerin tohumları ½ saat eriyikte bekletilip dikilir.
Yaprak gübresi olarak, 1 ölçü sıvı gübre 200 ölçü suyla karıştırılıp yapraklar çıkarken, çiçekler tomurcukta iken ve meyveler olgunlaşmadan önce olmak üzere en az 3 defa bitkiye püskürtülür.
Kök gübresi olarak, 1 ölçü sıvı gübre 200 ölçü suyla karıştırılıp sulama suyuna karıştırılarak (damlama veya yağmurlama) uygulanır.
Saksı bitkileri için, 1 ölçü sıvı gübre 50 ölçü suyla karıştırılıp kök gübresi olarak ayda 2 defa saksıya dökülür, yaprak gübresi olarak haftada 1 defa yapraklara spreyle püskürtülür.
Sıvı solucan gübresinin yapraklara uygulanması bitkinin doğal bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalığa yakalanmamasını sağlar. Domates ve salatalıkta çok etkilidir, köklerin çürümesi, askohitoz ve külleme hastalıklarında hızlı düşüş sağlar.
Patates, başaklı(taneli) bitkiler, bakliyat, pancar, havuç vb bitkilerde sıvı solucan gübresi kullanımı ürün kalitesi açısından çok iyi sonuç verir. Sebze, meyve ve yem bitkilerinde nitrat miktarını oldukça düşürür ve protein, şeker ve vitamin miktarını artırır.
- Ekolojik ve tehlikesizdir.
- Pestisitlerle birlikte kullanılabilir.
- Mikroorganizma sayısı benzer ürünlerden 100 kat fazladır.
- Toprakta doğal humuslaşmayı sağlar, dolayısıyla verimliliği arttırır.
- Sağlıklı doğadan, sağlıklı insana ulaşmayı sağlar.
- Bakterisel ve mantarsal hastalıkları baskılar.
- Tohum gelişme enerjisini ve çimlenmesini artırır.
- Çeliklerin çabuk köklenmesini sağlar.
- Köklerin oluşumunu uyandırarak bitkinin gelişmesini ve büyümesini hızlandırır.
- Yapraklarda fotosentezi iyileştirerek gelişme ve büyümeyi hızlandırır.
- Doğal bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Ürünlerdeki nitratın, ağır metallerin ve radyonuklitlerin oranını oldukça düşürür.
- Ürünlerdeki şekerleri, proteini ve vitaminleri artırır.
- Ürün artışı sağlar.
- Olgunlaşma süresini 10-14 gün kısaltır.
Sıvı Solucan Gübresi, özellikle seralarda yapılan üretimlerde çok etkilidir. Bitkinin kök çürümesi, askohitoz gibi hastalıklara yakalanmasında hızlı bir düşüş görülür. Vejetasyon süresince 7-10 gün aralıklarla uygulama yapılması çok belirgin bir ürün artışına neden olur. Hububatlar, sebzeler, meyveler, üzüm, tütün, pamuk, yem bitkileri ve çiçekler gibi bir çok bitkide Sıvı Solucan Gübresi, denenmiş ve çok olumlu sonuçlar alnmıştır özellikle daha önce kimyasal ilaç ve zehirler kullanılarak hastalıklarla savaşılmış bitkilerde çok etkili olmuştur, ilaç masrafları düşerken aynı zamanda ürün kalite ve miktarı oldukça artmıştır.
Toprak, toprak işleme makinelerinin sürekli yoğun şekilde kullanımı nedeniyle organik madde (humus) bakımından fakirleşmekte ve toprak verimliliği göstergelerinden olan yapısal yoğunluk, direnç, su geçirgenliği, nem tutma gibi değerli tarımsal özelliklerini kaybetmektedir.
Topraktaki humus içeriğinin bitki besin maddelerinin temel kaynağı olduğunu göz önüne alırsak ki humusun içeriğinde hemen hemen tüm toprak azotu (%98-99)fosfor ve kükürt %60 ve diğer besin maddelerinin büyük bir kısmı vardır; tarım uzmanlarının son yıllarda topraklardaki humus miktarının hızla azalması nedeniyle kaygılanmalarının nedeni anlaşılmaktadır.
Peki, çözüm nedir?
Geleneksel yöntemlerle toprak verimliliğini geri kazandırmak mümkün değildir. Yüksek fiyatlar nedeniyle daha çok mineral gübre kullanarak verimliliği geri kazandırmak mümkün değildir. En iyi ihtimalle şu andaki düzeyde tutulabilir. Ayrıca mineral gübrelerin kullanımı sadece bitkinin besin maddeleri ihtiyacını karşılar topraktaki toplam organik madde (humus) miktarını artırmaz. Toprağın verimliliğini dikkate alarak humus açığı olmayan bir denge yaratmak için mineral gübreler dışında her dekar toprağa ortalama 800 kg. – 1000 kg. organik gübre de kullanmak gerekir. Geleneksel organik gübrelerin çok miktarda olmaması, çağdaş tarım teknolojilerinde yeni tür organik gübrelerin araştırılmasını ve kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir. Bunlardan birisi de Sıvı Solucan Gübresi BİRAY-S tir.
Humik asit, humik gübrenin oluşması için ana etken madde olan jeli oluşturma yeteneğine sahiptir. Bu özelliğinden dolayı toprağa humik asit uygulanmasından sonra toprağın su tutma kapasitesini artırır.
Düzenli olarak humik gübre uygulanan topraklar az humuslu topraklara göre radyonüklid, ağır metaller (kurşun, civa, krom, kadmiyum v.b.), böcek ilaçları gibi kimyasal kirleticilerin etkilerine karşı daha dayanıklıdırlar. Özellikle radyasyonla kirlenmiş tarıma elverişli toprakların yeniden yerleşime açılmasında ve tarıma başlanmasında bu çok önemlidir. Humatlar,bu zararlı maddeleri toprakta çözünemeyen bileşim kompleksleri haline getirerek bunların bitkilere, yer altı ve yer üstü sularına, atmosfere karışmasını imkansız hale getirir. Teknolojik alanlarda toprağa humik gübre eriyiği (%1-10) uygulanması hızla toprağın biyolojik aktivitesini artırır ve işletmeden çıkan zararlı emisyonlara karşı, üzerindeki bitkilerin dayanıklılığını artırır.
Modern tarım üretiminde yabani otlar, zararlılar ve çeşitli bitki hastalıklarına karşı pestisitlerin kullanılmaması mümkün değildir. Ancak bu ilaçların kullanımı sonucu toprakta oluşan kalıntılar nedeniyle toprak mikroflorasının yok olması, bitkinin fizyolojik fonksiyonlarının zarar görmesi gibi birçok olumsuz yan etkide meydana gelir. Pestisitlerdeki zehirli maddeler tarım ürünlerine de geçtiği, biriktiği için insan sağlığında da olumsuz etkiler meydana getirirler.
Toprağa humik gübre uygulaması mikroorganizmaların eylemliliklerini uyarır ve pestisitlerin toprakta daha hızlı yok olmalarını sağlar. Aynı zamanda bitkinin bu kimyasal ilaçların zararlarına karşı direncini arttırır ve bitkinin hücrelerinde zehir’in hızla yok olmasını sağlar. Toprakta organik humik madde kullanımı yüksek dozda mineral gübre (özellikle azotlu) kullanımının olumsuz etkilerini ortadan kaldırır.
Farklı bitki türleri humik gübrelere farklı tepki gösterirler. Geleneksel olarak bu bitkileri 4 gruba ayıra biliriz.
1.grup: Karbonhidrat açısından zengin; büyük biokütleli potasyum seven bitkiler (şeker pancarı, patates, domates,havuç,lahana,kökü yenenler )
Bu grup bitkilerde humik gübre maksimum etki gösterir. %50 ye kadar ürün artışı sağlar.
2.grup: Humik gübrenin iyi etki yaptığı bitkiler (Arpa, buğday, mısır, yulaf, pirinç, çavdar v.s.hububatgillerdir. Bunlarda en az %20-30 ürün artışı sağlar.
3.grup: Daha yüksek protein içeren baklagillerdir. (fasulye,bezelye,nohut,soya) humik gübreye az tepki verirler.
4.grup: Yağlık tohumlu bitkilerdir (kanola, ayçiçeği, v.s.) humik gübreye hiç tepki vermezler.
Ancak 3. ve 4.gruba ait bitkiler üzerinde tarlada yapılan denemelerde tamamen tersi sonuç çıkmıştır. Bu tür bitkilerde sadece ürün artışı değil kalitesi (yağ, protein, şeker v.b.) arttı. Denemelerin sonuçlarına göre farklı iklim kuşaklarında dahi humik gübre kullanımı her türlü bitkide hem ürün miktarını hem de kalitesini artırmaktadır.
Araştırmalar, tohum veya fide dikiminden önce humik gübreyi kullanmaya başlamak gerektiği ortaya çıkarmıştır. Bunun birinci nedeni bütün çiftçilerin yüksek kaliteli tohum / fide bulamamalarıdır. Kullanılan tohumların çoğu hastalanmaya aday düşük kalitelidir. Hatta yüksek kaliteli tohum kullanılsa bile ilk günden tohumlar kuraklık, don aşırı sıcaklar, su basması gibi zor doğa koşullarıyla karşılaşabilmektedir.
Tohumların ekilmeden önce humik gübre BİRAY-S ile ıslatılmasıyla bağışıklık sistemi güçlenir, tohum yüzeyindeki enfeksiyonlardan kurtulur, tohumdaki fiziksel yaralanmaların olumsuz etkilerini azaltır, gücünü artırır, laboratuar ve tarlalarda çimlenmenin arttığı, büyüme ve gelişiminin hızlandığı, gözle görülür biçimde tohumların BİRAY-S ile ıslatılmasıyla yaşama şansları önemli ölçüde artmaktadır. Bu kendi biyolojik yapıları gereği zayıf kök sistemleri olan buğday, arpa, yulaf, darı, pirinç, soya, fasulyesi, patates, kendir, v.b. gibi bitkiler için özellikle çok önemlidir. Bu bitkiler için ekimden sonraki ilk 2-3 hafta çok önemlidir. Tohumun yavaş gelişmesi ve çimlenmenin yavaşlaması yabani otların çoğalmasına, bitki gelişiminin yavaşlamasına ve ürün miktarının düşmesine neden olur. Bütün bitkilerde sağlıklı gelişim ve ürün artışı için ekilen tohum/fidenin sağlıklı olması, sağlıklı çimlenmesi ön koşuldur. Bunu sağlayacak olan temel etkende tohum/fide dikilmeden önce BİRAY-S uygulaması yapılmasıdır. Bitki yaşamında kök sistemi çok önemlidir. BİRAY-S tohumlara uygulandıktan sonra bitkinin kök sistemi daha iyi gelişir, güçlü kök dallanması oluşur ve kökler kolaylıkla daha derinlere dağılırlar. Bu bitkiye birçok yarar sağlar. Bitki toprağa daha güçlü tutunur, bu demektir ki güçlü rüzgârlara aşırı yağışlara, erozyona ve diğer doğa olaylarına karşı bitki güçlü bir şekilde karşı koyabilir. Ayrıca bitkinin beslenmesi için daha geniş imkanlar ortaya çıkar, bitki kökleriyle eriyik haldeki besleyici elementleri, mineralleri suyu ve oksijeni alır. Güçlü ve geniş alana yayılmış kökler daha çok toprakla temas ederek daha çok besin maddesine ulaşır, bunları bitkiye aktarınca da bitki daha hızlı ve güçlü gelişir. Bu oluşumlar BİRAY-S sayesinde olmaktadır. Amino asitler, şeker, vitaminler gibi organik maddelerin sentezleri köklerde meydana gelmektedir, BİRAY-S uygulaması bu sentezlerin oluşumunu güçlendirir, bitkide meydana gelen bu sentezlerin bir kısmı kökler aracılığıyla toprağa geri verilir. Bitkinin ne kadar güçlü metabolizması çalışırsa ve ne kadar güçlü kökleri olursa o kadar çok kökleriyle toprağa birçok mikrofloru besleyen besin maddeleri verir. Ve bunun sonucunda da ortaya çıkan mikroflorlar bitkinin besin maddesi olur. Kök sisteminin ayırdığı karbon, elma ve diğer asitler toprağın içindeki iyon miktarını azaltıp absorbe ederler. Bitkiler topraktaki organik maddelerin ayrışmasıyla enzimler üretirler. Sonuç olarak güçlü köklerin etkisiyle üretilen fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve diğer besin maddelerinin bitkiyi beslemesiyle daha güçlü bir bitki yetişir.
Tohumun sentetik gübrelerle yaşama başlaması zayıf bir kök sistemiyle başlaması demektir. BİRAY-S uygulaması ise tohumun yeşerme ve güçlü bir bitki olarak gelişmesine güçlü bir ivme kazandırır. Bitkiye başlangıç döneminde çok miktarda fosfor gereklidir, fosfor bitkinin gelişimi için kritik faktördür. Zayıf köklü bitkiler fosforu alamazlar.BİRAY-S etkisiyle güçlü köklere kavuşan bitkilerse istedikleri kadar fosforu kullanılarak bitkinin hızlı ve güçlü gelişmesini sağlarlar. Güçlü ve derine inmiş kökler sayesinde kurak bölgelerde dahi kökler derindeki nemli toprağa ulaştıkları için bitki susuz kalmaz ve verim artışı sağlanır. Ayrıca BİRAY-S bitkinin suyu daha ekonomik kullanmasını sağlar.
Bilindiği gibi herhangi bir bitkinin verimliliğinin birçok göstergesi vardır, bunlar hem hücre düzeyinde hem de bitkinin bütününde oluşan gelişmelerin farklı süreçlerde kök hücrelerinin geçirgenliği, enzim aktivitesi fotosentez verimliliği bitkide besin maddelerinin etkinliği gibi özelliklerdir, BİRAY-S kullanımı bu 4 bileşkenin etkinliğini oldukça artırır. Ancak yüksek ürün verimliliği için bu yeterli değildir, güçlü fotosentez, karbonhidrat dönüşümü ve bitki biokütlesinin artması için bitkiye güçlü besin maddeleri de vermek gerekir. Bunun sağlanması aslında çok basittir: Sadece bitkinin sindirilebileceği formda yeterli besin maddeleri vermek!
Bitkilerin ürün verimliliğini sağlayan 2.önemli faktör toprak verimliliğidir. Tarım uzmanları, topraktaki biyolojik işlemlerle toprak metabolizmalarını 2 katına çıkararak ürün veriminin de 2 katına çıkabileceğini söylüyorlar. Bunu sağlamada BİRAY-S kullanmanın çok büyük rolü vardır.
Bütün bitki kültürlerinde ürün verimini artırmak için tohumda, bitkide ve toprakta BİRAY-S kullanmak gerekir. Daha fazla etki için mineral gübre veya BİRAY-K ile birlikte BİRAY-S uygulaması önerilir.
BİRAY-S bitkilerde verimliliği artırması konusunda yapılan araştırmalar yeni ve ilginç modeller ortaya çıkarmıştır. Önceleri bitkinin verim artışını büyük ölçüde fotosentez yoğunluğunun etkilediği var sayılmıştır. Daha sonra bilim insanları ürün artışına BİRAY-S yapraklara uygulanmasıyla yaprak çalışma yüzeyinin dağıtım hızının etkili olduğunu keşfettiler. Kükürt, azot, bor ve diğer bazı besin maddelerinin bitkiye yapraktan girdiğini buldular. Yaprak çalışma yüzeyi ne kadar hızlı olursa bitkinin havadan besini alması o kadar çok etkili olacaktır ve yaprak yüzeyden verilen besini o kadar çok alacaktır, bu da ürün artışına yol açar. BİRAY-S kullanımı sayesinde 2-7 gün arasında buğday, mısır, yonca ve bütün bitki türlerinde fenofaz geçişinin hızlandırılması görülmektedir. Bu özellikle soğuk bölgelerde yapılan tarımda çok önemlidir.
BİRAY-S yoğun kullanımı, beslenme ve ürüne vejetasyonun kısa olduğu bitkilerde gereklidir. BİRAY-S bitki metabolizmasının genel gidişini ve büyüme sürecini olumlu etkiler. BİRAY-S etkisi altında bitkiler, azot, fosfor, potasyum ve karbonhitrat değişimi güçlenir. Bitkinin köklerinin geçirgenliğinin önemli ölçüde artmasıyla mineral gübrelerin emilişinde de önemli ölçüde artış olur. Potasyum ve azotlu gübreler BİRAY-S etkisiyle asimile olup bitki tarafından kolay ulaşılabilir hale geldiklerinden etkileri birkaç kat artmaktadır. Bu azotlu, potasyumlu ve fosforlu gübrelerin kullanımını en az %30 azaltmaktadır. Bitkinin beslenmesinde önemli bir diğer besin madde grubu olan bakır, çinko, bor, manganez, molibden, kobalt gibi iz element bileşenleri de BİRAY-S içinde vardır. Ve bunları bitkinin ihtiyacı olan bileşenlere dönüştürerek kolayca erişilebilir hale dönüştürür temel iz elementlere bitkilerin ihtiyacı binde hatta yüz binde bir kadardır ancak gelişimleri için vazgeçilmez maddelerdir. İz elementlerin her biri kendine has özellikleriyle bitkinin gelişimine katkıda bulunur ama gerektiğinde birbirlerinin yerine de işlevlerini sürdürebilirler.
BOR: Bazı hastalıkları iyileştirir, üreme organlarının dökülmelerini önleyerek miktarını artırır, ürünlerdeki vitaminleri artırır. Besin taşıyıcı damarların daha iyi gelişimini sağlar, çeşitli enzimlerin aktivitesini artırır. Şeker pancarında ürün miktar ve şeker oranını artırır, bezelye, fasulye, nohut, gibi baklagillerde verimi arttırır.
MAGNEZYUM: Fotosentez sürecinin ve askorbik asit oluşumunun vazgeçilmezidir, birçok enzimlerin içeriğine girer, şeker pancarı verimini ve şeker oranını arttırır.
BAKIR: Protein sentezlerini aktifleştirir, bitkileri kuraklık ve don olaylarına karşı çeşitli mantar ve virüslere karşı direnç kazandırır, birçok enzim içeriğine girer. Bitkinin protein ve karbonhidrat metabolizması üzerinde etkilidir.
ÇİNKO: Besleme, solunum, protein sentezi ve karbonhidrat süreçlerinde yer alan birçok enzimlerin bileşenidir. MOLİBDEN: Havadan azot alınması süresince önemli rol oynar, nitrat azotundan amonyuma kadar dönüşümüyle ilgili bütün enzimlerin içeriğinde bulunur, hem nodül, hem de serbest yaşayan azot bağlayıcı bakterileri uyarır. Hububat, baklagiller, yonca, çayırotu, karnabaharda verim artışı sağlar.
KOBALT: Nodül bakterilerin aktif yaşamaları için gereklidir. Azot ihtiyacı fazla olan baklagiller için önemlidir.
İz element içeriği düşük olan topraklarda humik gübre kullanımı çok önemlidir. Bu topraklarda ki bitkilere yaprak gübresi olarak BİRAY-S vermek demek toprağa humik gübre vermek demektir. Toprağın, humus içeriği ve PH; iz elementlerin hareketliliğine bağlıdır. Bor ve bakır içeriği ise birde toprak nemine bağlıdır. Humik bileşikler bitki organizmasının koruma fonksiyonunu güçlendirir. Humütların koruyucu etkisi çok yüksek yada çok düşük sıcaklık, kuraklık veya sel, topraktaki yetersiz ışık veya oksijen, toksik kimyasalların birikimi gibi olağan üstü durumlarda çok güçlü olarak ortay çıkar. Mısır ve patatesin düşük sıcaklıkta (-12c) yok olmadığı belirlenmiştir. Humütlar pestisitlerin toksik ve mutajenik etkilerini ya zayıflatır yada tamamen notralize eder BİRAY-S kullanılan bitkiler de aşırı dozda azotlu gübre veya aşırı dozda pestisit kullanımında fazla zarar görmezler.
BİRAY-S kullanımıyla hububat, patates, mısır, sebze, soya fasulyesi, pirinç, ayçiçeği, şeker pancarı, meyve, çilek, üzüm, narenciye, çiçek ve süs bitkilerinde kesin olarak ürün miktarı ve kalitesinde artış görülmüştür. BİRAY-S kullanılan bitkilerin ürünlerinde C vitamini, karoten, riboflavin ve neotsin artar. Bitki türüne bağlı olarak büyüme oranı %25 -100 artmaktadır. Ayrıca protein, nişasta düzeyini, nukleit asitleri ve şekeri arttırarak ürün kalitesini olumlu etkiler. BİRAY-S diğer hümik gübrelerden aşağıdaki şekilde farklıdır:
1-) Canlı bakteri florası içerir.
2-) Bir dizi makro ve mikro elementleri içerir.
3-) Vitaminler ve fito hormonlar içerir.
2. Morfolojik özellikleri: bu tür solucanların doğasındaki farklılıklar vücut yapıları ve ölçüleridir.
Uzunlukları 60-130 mm. En fazla kalınlıkları 7,5 mm. dir. Ön baş tarafı daha kalın, güçlü kaslı ve koyu turuncu renklidir. Arka kuyruk tarafı daha ince ve zayıftır. Baş tarafının ucunda ağız, kuyruk sonunda ise rektum bulunur. Segment sayısı 80-110 dur. Baş segmenti epilobiktir. Vücudun ön tarafındaki segmentler daha büyüktür ve renkleri parlak kırmızı veya turuncuya yakın kırmızıdır. Segmentler arası pigmentsiz olduğu için özellikle kuyruk tarafı halkalı/çizgili görünür. Genç solucanlarda pigmentasyon daha koyudur. Bütün vücut boyunca solucanın hareket etmesini sağlayan ayakçıklar vardır. Her segmentte birbirine yakın 8 çift ayakçık bulunur, bunların aralığı aa=vs dd=1/2 çevredir. Yetişkin solucanlarda 24-32. segmentler arasında 7-9 adet segment uzunluğunda kuşak şeklinde bir kalınlaşma vardır, burası yumurta kozası oluşumu içindir. Vücudun karın kısmında ön tarafta 9-12. segmentler arasında çiftler halinde erkek ve dişi genital üreme organları deliği vardır. Erkeklik organı gözenekleri kıl gibi “C” harfi şeklinde büyükçe yastık şeklini oluştururlar, dişilik organları ise sırt bölgesine yakın bulunurlar. Solucanların bütün vücudu, glandüler ve kambiyal hücreler içeren şeffaf bir mukoz filmi olan epitelyumla kaplıdır. Bu, pürüzsüz bir cilt yüzeyi ve kayganlık sağlayarak solucanın rahat hareket etmesini temin eder. 3. Fizyoloji:
3.1- Üreme: solucanlar çift cinsiyetlidir (hermofrodit), ancak üremeleri için birbirleriyle çiftleşmeleri gerekir. Solucanlar ancak özel koza içinde, en uygun şartlarda 5-7 günde bir bıraktıkları yumurtalarla çoğalmaktadırlar. Kozalar, elastik, oval şekilde limona benzer, yeni bırakılmış kozalar açık sarı renklidir, erginleştikçe kahverengiye dönüşürler. Kozanın çapı 2-4 mm. dir, her birinin içinde 1-21 adet yumurta vardır. Kozadan çıkar çıkmaz yavruların uzunluğu 4-7 mm. ve sanki ince iplik parçası gibidirler, ancak açık kırmızı renkteki sırt omurgalarıyla fark edilirler. Kozadan çıktıklarında 1 mg. olan yavrular hemen beslenmeye başlayarak 60 gün içinde 350-300 mg. ağırlığa ulaşırlar. Cinsel erginliğe doğumdan 9-10 hafta sonra gelirler, 5-6 ay içinde ise ağırlıkları 1-2 grama çıkarak yetişkin hale gelirler. Koza yapma (yumurtlama) zamanı yetişkin solucanlarda doğal, uygun yaz şartlarında 2,5-3 aydır. Mayıs başından temmuz sonuna kadar olan bu dönemde her solucan 18-26 koza bırakabilir. En iyi şartlarda kozalardaki yumurtalardan ortalama 3 yumurta yaşama şansı bulur.
3.2- Hareket: Solucanların hareket etme sisteminin esas kısmı, vücudun etrafındaki güçlü kas sistemidir. Halka ve uzunlamasına yerleştirilmiş kaslı derili torbalara benzeyen bu kaslar hareket veya toprak kazma esnasında bir engelle karşılaşınca solucanın güçle hareketini sağlar. Doğal şartlarda solucanlar toprağın kabarmasında çok büyük rol oynarlar. Normal topraklarda solucan yoğunluğunun m2 de 100 adet solucan olduğu kanıtlanmıştır, bu solucanlar yaz sezonu boyunca ortalama 1000 m. kat ederek toprağı kabartıp havalanmasını sağlarlar. Bu arada toprakta bulunan dağınık haldeki organik maddeleri (bitkisel ve hayvansal hücreler, toprak bakterileri, mantarlar v.b.) yiyerek toprağı organik madde açısından zenginleştirirler. Solucanlar gün boyu kendi ağırlıkları kadar toprağı sindirim sistemlerinden geçirerek dışarı atarlar.
3.3- Beslenme: solucanların vücut yapısı içi içe geçmiş iki boru gibidir. Dış boru vücudu kaplayan deri, iç boru ise sindirim sistemidir. Bunların arasındaki boşluk ise sıvıyla doludur. Ağızdan geçen lokma yemek borusu ve gırtlakta birikir daha sonra parça parça porsiyonlar halinde taşlığa/mideye geçer. Burada sindirilen/öğütülen besin ince ve kalın bağırsaklardan geçerek rektumdan çıkar. Sindirilip rektumdan çıkan besin küçük granül- korpolitler şeklindedir. Korpolitler, toprağın yapısını düzenleyen, havalanma ve su tutma özelliklerini iyileştiren, mekanik strese dayanıklılığını artıran ve toprağın yapısını düzenleyerek verimini artıran humik maddeleri (humik asitler ve bunların tuzları) içerirler. Bunlardan başka korpolitler, çok çeşitli miktarda toprak mikro florlarının mikrobiyolojik aktivite merkezidirler ve solucanların sindirim sistemi, topraktaki karbondioksit ve su miktarı artışını ölü hayvansal ve bitkisel hücreleri yok ederek sağlayan toprak mikro florlarının içindeki taze mikrop jenerasyonlarını sürekli yenileme kaynağıdır. Doğadaki karbondioksitin ana kaynağı topraktır. Topraktan çıkan karbondioksit atmosfere yükselirken yeşil yapraklar tarafından yakalanarak güneş enerjisinin yardımıyla (fotosentez) yeniden büyümekte olan bitkiye kazandırılır. Karbondioksitsiz ve fotosentezsiz yeryüzünde hayat olmaz, ortaya çıkmaz ve zenginleşemezdi. Sonuç olarak, solucanlar ve toprağın mikrobiyolojik canlı topluluğu, toprağı ve yeşil bitki örtüsünü şekillendiren, yeryüzündeki bütün canlıların sağlık ve refahını sağlayan temel canlı organizmalardır.
Bitkisel Atıklar: Yaprak, gövde, dal gibi sebzelerin toplandıktan sonra kalan kısımları. Sebze ve meyve ile üretim yapan fabrikaların, ev, lokanta, yemek fabrikalarının atıkları ( çiğ ), sıkılmış meyve, sebze posaları,
Kaynak:Derleyen By Eyyupk
http://www.solitar.com.tr/solucan-gubresi
Solucan gübresi, kırmızı Kaliforniya solucanlarının bitkisel ve hayvansal organik atıkları işlemesi sonucu meydana gelen solucan dışkısıdır.
Solucan gübresi, mikro florlar ve özel solucanların organik maddeleri humik maddelere dönüştürme işlemi sonucu çıkan üründür.
Görünüş olarak siyah toprağa benzer ve itici bir kokusu da yoktur. İçeriğinde bitkinin gelişimi için gereken bütün enzimler, toprak antibiyotikleri, vitaminler, büyüme hormonları ve humik maddeler vardır.
Kesinlikle, hastalık yapıcı mikro florlar, parazit yumurtaları, ot tohumları ve ağır metaller içermez ,solucan gübresi çevreci temiz bir tarımsal üründür.
SOLUCAN GÜBRESİNİN DEĞERİ
Uygarlığımızın teknik imkanları her türlü kimyasal bileşimin sentezini yapmaya imkan veriyor. Bu yüzden polimerlerle evde, işte, günlük hayatın her safhasında her yerde karşılaşıyoruz.
Farklı kimyasal bileşimler gübre olarak, ilaç olarak, zehir alarak toprağa atılınca bunların hepsi bitkiye ve ürüne geçmektedir. Öyle veya böyle insanlar, ürünlerle birlikte belli dozda kimyasal maddeleri de tüketiyorlar, sonucunda da farklı hastalıklara yakalanıyorlar. Bunların önüne geçmenin tek yolu ekolojik, doğal, organik tarımla doğal organik ürünler yetiştirmek ve tüketmektir.
Doğal Organik ürünler üretmek için, toprağa doğal organik gübreler uygulayarak topraktaki organik madde miktarını artırmak, bu şekilde toprağın doğal yapısına, doğal canlılığına kavuşmasını sağlamak gerekir.
Organik gübre olarak hayvan dışkıları, kompost ve solucan gübresini sayabiliriz.
Hayvan dışkısı iyi bir gübredir ancak yanması için zamana ihtiyacı vardır ve içinde çok miktarda ot tohumu vardır. Bir dekar toprağın istenen verimi sağlayabilmesi için en az 1 ton hayvan gübresi ile gübrelemek gerekir.
Çürümüş, yaprak, ot, dal vs.den oluşan kompost, bitkiler için daha yararlıdır hem de daha az ot tohumu içerir.
Solucan gübresi, solucanların hayvan gübresi, kompost karışımını yeyip sindirdikten sonra çıkardıkları dışkı olduğu için bitkiler tarafından daha çok tercih edilir. İçeriğinde bol miktarda humus vardır ki en verimli topraklarda bile ancak % 10-14 humus vardır ve milyonlarca yılda oluşmuştur.
Solucan gübresi, ot tohumu içermez, hacminin 10 katı su tutar, içeriğinde çok miktarda humik asitler, farklı doğal fermentler, vitaminler, bitki geliştirme ve büyütme hormonları, toprak antibiyotikleri, mikro ve makro elementler, çok fazla önemli, yararlı toprak mikropları vardır.
Solucan gübresi, bitkiye gerekli olan bütün maddeleri, iyi dengelenmiş ve bitkinin kolay erişebileceği biçimde bulundurur, harika bir bakteriyel içerikli biyolojik gübredir.
Uygulandığı toprakta, zararlı maddeleri yok ederek, sağlıklı bir toprağın özelliklerine kavuşmasına imkan verir. Solucan gübresindeki humik maddeler, topraktaki ağır metalleri, radyonuklidleri, pestisitleri, zor eriyen, bitkiye geçemeyen bileşiklere dönüştürerek insan ve hayvan sağlığı için zararlı bu maddelerin bitkiye dolayısıyla ürünlere geçmesini engeller.
Solucan gübresinin gerektiği şekilde bir kez kullanımı en az %20-30 ürün artışını 3-4 yıl boyunca sağlar.
Her yıl kullanılırsa kaliteli ve bol ürünleri en kötü topraklarda bile elde etme imkânı verir.Toprağın humus içeriği oranını arttırır.
· - Solucanların organik atıkları ve hayvan dışkılarını işlemesi sonucu ortaya çıkan üründür.
· - Toprağın ihtiyacı olan, doğal yaşamsal maddeler içerir.
· - Humik maddeler hayvan gübresinden 4-8 kat daha fazladır.
· - Tamamen bitkilere yararlı biyolojik aktif maddeler içerir.
· - Biohumusta toprağın verimliliğini yaratan eşsiz, yararlı mikro organizmalar yaşar.
· - Nemi uzun süre tutar ve gerektikçe bitkiye aktarır.
· - Zararlı mikro organizmalar, ot tohumları, parazit yumurtaları ve diğer hastalık yapıcı maddeler içermez.
· - Her türlü tarla, sera bitkileriyle dekoratif ve çiçekli süs bitkilerinde organik gübre olarak toprağın verimini artırmak (toprağı canlandırmak) için kullanılır.
· - Uluslararası standartlara göre, kullanımında hiçbir sınırlama yoktur.
· - Diğer organik gübrelere oranla oldukça az miktarda uygulanır.
· - Toprağa etkisi 3-5 yıl devam eder.
· - Kesin kullanım miktarı ve zamanı yoktur, istenildiği zaman istenildiği kadar kullanılabilir ve etkisini gösterir. Bitkinin tohum ekiminden ürün vermesine kadar her dönemde uygulanabilir, ürün verimini ve kalitesini artırır.
· - Toprağa dengeli karıştırılması etkisini azami artırır.
· - Özelliklerini aşırı soğuklarda toprağın donması nedeniyle bile kaybetmez.
· - Topraktaki mikro organizmaları daha aktif hale getirir. Toprağın mikrobiyolojik zenginliğini yeniden oluşturur; topraktaki mikro elementleri, humatı, faydalı mikro organizmaları stabilize eder.
· - Fiziko-kimyasal özelliğini ve su-hava dengesini iyileştirir; toprak parçacıklarının birbirine kenetlenme gücünü ve gözen ekliliğini artırır.
· - Toprak; çözünür mineral maddeleri ve nemi daha iyi tutar, sulama miktarı % 40 azalır.
· - Toprağın rengini koyulaştırdığı için toprak ısısını artırır.
· - İçindeki organik maddelerin ayrışması esnasında ortaya çıkan karbon dioksit, bitkinin yaşamını sürdürebilmesi için ek bir karbon dioksit kaynağı oluşturur.
· - Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını, atmosferi ve toprağı kirletmesi kesinlikle mümkün değildir.
· - Topraktaki doğal solucan miktarını artırır.
· - Bitkiyi besleyici madde rezervini ve toprağın doğal verimliliğini artırır.
· - Aşırı kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanımıyla meydana gelen zararlı etkileri ortadan kaldırır.
· - Temel vitaminler, aminoasitler, enzimler, hormonlar ve büyüme uyarıcılarıyla tam bir dengeli beslenme sağlar.
· - Bitkinin hastalıklara karşı bağışıklığını artırır. Bitkiye, toprak stresine, zararlılara, değişken iklim şartlarına ve toprağın olumsuz etkilerine karşı direnç kazandırır.
· - Hızlanan ve artan tohum canlılığı, uyanma ve çabuk köklenmeyi geliştirir.
· - Bitkinin gelişimini hızlandırır ve kaliteli ürün artışı sağlar.
· - Hastalıklı bitkileri hızla iyileştirir. Zararlı maddelerin, hastalık yapan organizmaların hasar verdiği hücreleri hızla kurtarıp eski hale getirir.
· - Ekim alanında her yıl değişik ürün ekmeye (rotasyona) gerek yoktur.
· - Verimi % 30 - 200 artırır.
· - Olgunlaşma süresini 2-3 hafta daha erkenleştirir.
· - Ürünlerin içindeki nitrat miktarı, diğer gübrelerle üretilen ürünlerden birkaç kat daha düşüktür.
· - Raf ömründe belirgin bir artış sağlar.
· - İçindeki insan sağlığı için çok gerekli olan, vitaminler, şekerler ve diğer biyoaktif maddelerin miktarını artırır.
· - İnsan sağlığı için zararlı hiçbir madde içermeyen ekolojik doğal ürünler oluşmasını sağlar.
· - Ürünü doğal tat, renk , aroma ve kalitesine kavuşturur.
SOLUCAN GÜBRESİ İÇERİĞİ
Solucan gübresi, kesinlikle zararlı mikro organizmalar, ot tohumları, parazit yumurtaları ve diğer hastalık yapıcı maddeler içermez.solucan gübresi analiz sonuçları | |||
---|---|---|---|
İçeriği | Simge | Birim | Miktar |
Organik Madde | % | 40 - 55 | |
Humik madde | % | 15 - 25 | |
Ph | 7,5 - 9,5 | ||
Nem | % | 20 - 30 | |
Toplam Azot | N | % | 1,5 - 2,5 |
Toplam Fosfor | P2O5 | % | 1,0 - 2,0 |
Toplam Potasyum | K2O | % | 1,5 - 2,5 |
Kadmiyum | Cd | mg/kg | 1,46 |
Bakır | Cu | mg/kg | 67,91 |
Nikel | Ni | mg/kg | 29,89 |
Kurşun | Pb | mg/kg | 55,35 |
Çinko | Zn | mg/kg | 131,8 |
Civa | Hg | mg/kg | Yok |
Krom | Cr | mg/kg | 26,05 |
Kalay | Sn | mg/kg | Yok |
SOLUCAN GÜBRESİ KULLANIM MİKTARLARI
Tohum çimlenmesinden ürün hasadına kadar her dönemde kullanılabilir. Aşırı kullanımın hiçbir zararı yoktur. Kullanım miktarları, toprağın kalitesine ve bitki cinsine göre belirlenir. Toprağın en az 2 cm. altına karıştırılması ve ağaçlarda yaprak iz düşümüne uygulanması gerekir.en iyi sonuç için aşağıdaki değerleri kullanın. | ||
---|---|---|
Bitki Cinsi | Miktar | Birim |
Hububat ve Tarla Bitkileri | 100 - 200 | kg/DA |
Sera ve Tarla Sebzeler | 100 - 150 | kg/DA |
Meyve Ağaçları | 0,5 - 4 | kg/AĞAÇ |
Çiçekli Bahçe Bitkileri | 300 - 400 | gr/m² |
Çim | 300 - 400 | gr/m² |
Çiçekli Saksı Bitkileri | 300 - 400 | gr/SAKSI |
Çiçeksiz Saksı Bitkileri | 150 - 200 | gr/m² |
ORGANİK GÜBRELER ARASINDA SOLUCAN GÜBRESİ FARKI
En yaygın kullanılan organik gübre çeşitleri: kompost, yanmış hayvan gübresi, torf ve biohumustur. Ayrıca değişik toprak karışımlarını organik gübre olarak sayabiliriz ama bunlar torf ve buna değişik mineraller eklenerek oluşturulmaktadır. Yanık hayvan gübresi temin etmekten daha kolay bir şey yoktur, ama kokusu katlanılmaz derecededir (solucan gübresinin kokusu yoktur). Tarımda hayvan gübresi çok eskiden beri kullanılmaktadır, ama atalarımızın bu tecrübesine fazla ümit bağlamamak gerekir çünkü onların başka seçeneği yoktu. Taze hayvan gübresini ise konuşmanın hiçbir anlamı yoktur, hatta tarım için gübre olarak yararlı değil tersine çok zararlıdır. Yanmış gübrede ise ne kadar yanmış olursa olsun içinde ot tohumları, patojenik mikro floralar, parazit yumurtaları ve ağır metaller bulunmaktadır. Toprağı bununla gübrelediğiniz zaman, bitkiler için gereksiz çok miktarda hastalık kaynağı olabilecek şeyleri eklemiş olursunuz ve bunların zararlarından kurtulmak içinse kimyasal ilaçlar kullanmak zorundasınız. Bu ilaçlar bitkilere dolayısıyla ürünlere de geçecektir. 100 m2 lik bir yer için kullanılacak gübre miktarı, toprağın durumuna bağlı olarak 600–800 kg. yanmış hayvan gübresi gerekirken 60–100 kg. (10 kat daha az) solucan gübresi gerekmektedir. Solucan gübresi kullanınca toprak kalitesine göre 3–5 yıl tekrar gübrelemek gerekmezken hayvan gübresinin her yıl uygulanması gerekir.Dünyadaki tarıma elverişli toprağın kalitesi ve bereketi sürekli kötüleşmektedir, acilen toprağın eski gücüne gelmesi sağlanmalıdır. Maalesef hayvan gübresinde mikro floralar çok az olduğu için bu gübre kullanıldığında toprağın verimli olabilmesi için birkaç yıl nadasa bırakılması gerekir. Ama solucan gübresi, içerdiği konsantre haldeki toprağı güçlendirici elementler ve mikro organizmalarla hiç nadas yapmaya gerek kalmaksızın toprağı güçlü hale getirir. Solucan gübresi; çorak, verimsiz topraklarda bile yüzey toprağını sıyırıp yeni toprak serilmesine gerek kalmadan toprağı canlandırır.
HUMUS
Humus, hayvansal ve bitkisel hücrelerin işlemi sonucunda meydana gelir. Humusta çok miktarda protein, yağlar, karbonhidratlar, tuzlar, vitaminler ve biyolojik aktif elementler vardır. Humusun en önemli özelliği, içerdiği çözünür elementler bitkilerin ihtiyacı için her zaman hazır haldedir, buharlaşmaz ve yıkanıp gitmez. Devamlı olarak % 75 oranında su tuttuğu için toprağı kuraklığa dayanıklı hale getirir. Humus topladığı nemi uzun süre korur, bu yüzden topraktaki humus miktarı ne kadar çoksa toprağın su tutma özelliği o kadar artar. Humus; toprağın tarımsal değerini artırır, konsantre (yoğunlaşmış) halde %50 ye kadar karbon ve hidrojen, %7 oksijen, hemen hemen % 100 toprak azot rezervi, fosfor, potasyum, kalsiyum, kükürt ve başka makro ve mikro elementler içerir. Farklı tuz şeklindeki humik asit elementleri, bitkileri besleyici madde olarak iş görür. Topraktaki humus miktarı verimliliğin en önemli göstergelerinden biridir. Biyokimyasal ve fizyolojik süreçleri aktifleştirir, bitki yapısının metabolizmasını ve genel enerji seviyesi sürecini artırır, içindeki element akışını hızlandırır, bunun sonucunda da verim ve kaliteyi artırır. Humus (konsantre halde Biohumus - Solucan gübresi); uzun süre aşırı dozda kimyasal gübre ve pestisit kullanılan toprağı etkin bir şekilde iyileştirme imkanı verir. Taze hazırlanmış solucan gübresi, etkin mikro biyolojik gübredir. Toprağa uygulanınca içindeki yararlı mikropları ve metabolik süreçleri normalleştirerek toprağı doğal sağlıklı hale getirir. Toprak erozyonunu önlemek için bilim adamları, çim ekimi, ürün rotasyonu, teras yapma, orman koruma kuşağı oluşturma gibi çok fazla metot ortaya çıkarmışlardır. Ama en etkili metot, çok miktarda solucan gübresini toprağa yaymaktır. Bu şekilde solucan gübresi toprağı su ve hava geçirgen, gözenekli, yüksek miktarda nem ve su tutma kapasiteli hale getirir. Bu topraktaki bitki kuraklığa daha dayanaklı hale gelir. Humus güneş enerjisini depolayan akümülatördür. Tahminen toprakta biriken enerjinin % 88’i humusta ve bitkisel maddelerde toplanmaktadır. Humus önemli karbon dioksit kaynaklarından biridir, bitkilerin fotosentez için ihtiyaçları olan karbon dioksit topraktan köklere ve yapraklara geçer, bu bitkinin gelişimi ve fotosentez için çok yararlıdır. Hatta topraktaki konsantre CO2 miktarının % 1 artması dahi bitkide % 30–100 ürün artışı sağlar. Humus, topraktaki ağır metalleri alarak bitkiyi bunların zehirli etkisinden korur. Bol humuslu toprakta yetiştirilen ürünler ekolojik ve tamamen doğaldır. Humus, doğada çok uzun sürede oluşmaktadır. Topraktaki doğal humus miktarı iklim şartlarına bağlı olarak 0,6 ton/hektar’dan (tundra ve çöllerde) – 1000 ton/hektar (koyu renkli toprak)(orman ve bataklıklarda) kadardır.SOLUCAN GÜBRESİ
Solucan gübresi, bitkilere çok yararlı mikro elementler ve tamamen bitkiyi besleyici, geliştirici maddelerden oluşan yoğunlaştırılmış doğal bir organik gübredir. Solucan gübresi, kırmızı Kaliforniya solucanlarının bitkisel ve hayvansal organik atıkları işlemesi sonucu meydana gelir. İçeriğinde bitkinin gelişimi için gereken bütün enzimler, toprak antibiyotikleri, vitaminler, büyüme hormonları ve humik maddeler vardır. Kesinlikle hastalık yapıcı mikro florlar, parazit yumurtaları, ot tohumları ve ağır metaller içermez. Solucan gübresi (Vermicompost) özel solucan dışkısıdır. Görünüş olarak siyah toprağa benzer ve itici bir kokusu yoktur. Solucan gübresi, çevreci temiz bir tarımsal üretimdir. Solucan gübresi, mikro florlar ve özel solucanların organik maddeleri humik maddelere dönüştürme işlemi sonucu çıkan üründür. Humus maddesi ilk defa F. Archard tarafından 1786 yılında bulundu ve günümüze kadar birçok ülkeden bilim adamları bu konuda çalışmaya devam etmektedirler. Solucan gübresi kuru ağırlığının % 32’si kadar humik madde içerir. Bu humik maddeler 3 guruba ayrılır: humik asit, fulvik asit ve humindir. Humin, toprağın güçlü organik-mineral bileşenidir, çözünmeyen humus-kil kompleksi ve tuzlardır. Humik asitse kahverengi humik asitler ve gri (siyah) humik asit içerir. Humik asit maddelerin fulvik asit denilen çok küçük bölümü hariç büyük kısmı suda çözünmez. Humik asit maddesi % 50–55 oranında organik maddeye sahiptir, solucanlara verilen hayvan gübresi miktarının artırılmasıyla organik madde oranı artırılabilir ama karbonhidratların oranı azalır. Humuslaşma, doğanın eşsiz mucizelerinden biri olan organik atıkları humik maddeye dönüştürme işlemidir. Bu mucize olmasaydı bunun tamamen aksi olan 2 şey olurdu: Organik atıkların oksitlenerek mineralleşmesi ki bu yeryüzünde hayatın yok olması demektir. Bu atıkların depolanması ki o zamanda yeryüzü bu atıklarla dolup kalacağı için yaşam alanı kalmaz. Humik maddeler birçok fonksiyonu yerine getirirler, bunların en önemlileri:A) Akümülatör fonksiyonu: canlı organizmalara gerekli olan kimyasal elementleri ve enerjiyi biriktir. Bu, toprağın canlılığını sağlayan biot ve hidrobiotları humik maddeler sağlıyor demektir. Öyleki bu sayede içindeki enerji ve yapı maddeleriyle bitkilerin yaşamını yüzyıllarca durmaksızın sürdürmesine imkân verir. Humik maddelerde % 40-60 C, % 30-40 O, % 3-5 N vardır, ayrıca hidrojen, kükürt, fosfor, birçok metal katyonları ve mikro elementler de vardır, bu yüzden humik madde içeren toprağın rengi siyah veya koyu gridir. Humik maddeler, içerdikleri bitkiyi besleyici elementleri sadece bitkinin ihtiyaç duyduğu kadar vererek geri kalanını daha sonraki ihtiyaç zamanına saklarlar. Bu özellikleriyle Birçok mineral bileşeninden farklıdırlar, çünkü bu bileşenler suyla eriyerek toprakta yok olup gitmektedirler. Aynı zamanda mineral elementlerin bir kısmı alüminyum silikat perdesine girerek bitkiyle ilişkilerini keserler.
B) Taşıma fonksiyonu: suda çözünebilir metal katyonlu veya hidroksitli humik asit bileşenlerinin istikrarlı oluşumları nedeniyle mineral ve organik maddelerin jeokimyasal akışını meydana getirir.
C) Düzenleyici fonksiyonu: humik maddelerin düzenleyici işlevini birkaç ana başlığa ayırabiliriz:
1. Toprağın yapısını ve hidrofizyolojik özelliğini düzenleme işlevi.
2. Katı ve sıvı dönüşümleri arasında iyon değişim sürecini düzenleme işlevi.
3. Asit-baz ve oksidasyon-yeniden yapılandırma olaylarına etkisi.
4. Çözünebilir mineral bileşkeleri değişimi yoluyla canlı organizmaların beslenme şartlarını düzenleme.
5. Sera etkisi oluşumu dâhil toprak ve atmosferin sıcaklık dengesini düzenleme.
D) Koruyucu fonksiyonu: humik maddeler bitkileri, yerleşik veya zor yok edilebilen zehirli veya radyoaktif elementlerin bileşimlerinden hatta doğada ekolojiyi olumsuz etkileyen bazı pestisitler, hidrokarbonlar, fenoller bileşimlerinden dahi koruma yeteneğine sahiptirler. Humik maddelerin koruyucu fonksiyonu o kadar büyüktür ki, humik maddelerle zenginleştirilmiş toprak, kurşun ve diğer zehirli maddelerin iyonlarının yeraltı suyuna karışmasını tamamen önlerler.
E) Fizyolojik fonksiyonu: birçok bilim adamının yaptıkları araştırma sonuçlarına göre; çeşitli humik maddeler özellikle humik asitler ve onların tuzlarının, tohum çimlenmesini hızlandırdıklarını, bitkilerin solunumunu yoğunlaştırdığını, bunlarla yetiştirilen bitkilerle beslenen büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvanların verimliliğini artırdığını ispatlamışlardır. Bunlardan başka, humik maddeler kullanılarak hazırlanan bazı ilaçların kanserin gelişimini durduğunu, bazı enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudun direncini artırdığını deneylerle belgelemişlerdir. Fazla miktarda humik madde içeren solucan gübresi vazgeçilemez, ekolojik, doğal organik gübredir. Kıyaslanabilecek bir benzeri yoktur.
SOLUCAN GÜBRESİ İLE HAYVAN GÜBRESİ KIYASLAMASI
2 organik gübre arasındaki kalite farkları | ||
---|---|---|
Kriter | Hayvan Gübresi | Solucan Gübresi |
Özellikler | Katı ve sıvı hayvan dışkısıdır. Bitkilerin ihtiyacı olan makro ve mikro elementleri, potansiyel olarak içerir. Bol miktarda ot tohumu, bitkiyi hasta edecek mikro organizmalar içerir. | Solucanların organik atıkları veya hayvan dışkılarını işlemesi sonucu ortaya çıkan üründür. Toprağın ihtiyacı olan, doğal yaşamsal maddeler içerir. Humik maddeler hayvan gübresinden 4-8 kat daha fazladır. Tamamen bitkilere yararlı biyolojik aktif maddeler içerir. Solucan gübresinde toprağın verimliliğini yaratan eşsiz, yararlı mikro organizmalar yaşar. Nemi uzun süre tutar ve gerektikçe bitkiye aktarır. Zararlı mikro organizmalar, ot tohumları, parazit yumurtaları ve diğer hastalık yapıcı maddeler içermez. |
Kullanım | Organik gübre olarak doğrudan veya çürütülerek kullanılır. | Her türlü tarla, sera bitkileriyle dekoratif ve çiçekli süs bitkilerinde organik gübre olarak toprağın verimini artırmak (toprağı canlandırmak) için kullanılır. |
Uygulama | İçinde bulunabilecek ve toprağa zarar verebilecek ot tohumları, parazit yumurtaları, mikro organizmalar, ağır metaller, hasta hayvanları tedavide kullanılan ilaç kalıntıları mutlaka kontrol ettirilmelidir. Taze dışkı kesinlikle kullanılamaz, bekletilerek yanması sağlanmalıdır. Her yıl toprağa 3-4 ton/da uygulanmalıdır. | Uluslararası standartlara göre, kullanımında hiçbir sınırlama yoktur. Diğer organik gübrelere oranla oldukça az miktarda uygulanır. Toprağa etkisi 3-5 yıl devam eder. Kesin kullanım miktarı ve zamanı yoktur, istenildiği zaman istenildiği kadar kullanılabilir ve etkisini gösterir. Bitkinin tohum ekiminden ürün vermesine kadar her dönemde uygulanabilir, ürün verimini ve kalitesini artırır. Toprağa dengeli karıştırılması etkisini azami artırır. Özelliklerini aşırı soğuklarda toprağın donması nedeniyle bile kaybetmez. |
Toprak ve Çevre | Faydalı mikro florların faaliyetlerini aktifleştirir. İçindeki organik maddelerle toprağı zenginleştirir, humus oranının artmasına katkıda bulunur ve verimi artırır. Toprağa çok miktarda ot tohumları, hastalık yapıcı mikro organizmalar, parazit yumurtaları ve ağır metaller karışmasına neden olur. Besleyici maddelerin bir kısmı, yağmur veya sulama suyuna karışarak akıp gitmekte ve çevreyi kirletmektedir. | Topraktaki mikro organizmaları daha aktif hale getirir. Toprağın mikrobiyolojik zenginliğini yeniden oluşturur; topraktaki mikro elementleri, humatı, faydalı mikro organizmaları stabilize eder. Fiziko-kimyasal özelliğini ve su-hava dengesini iyileştirir; toprak parçacıklarının birbirine kenetlenme gücünü ve gözenekliliğini artırır. Toprak; çözünür mineral maddeleri ve nemi daha iyi tutar, sulama miktarı % 40 azalır. Toprağın rengini koyulaştırdığı için toprak ısısını artırır. İçindeki organik maddelerin ayrışması esnasında ortaya çıkan karbon dioksit, bitkinin yaşamını sürdürebilmesi için ek bir karbon dioksit kaynağı oluşturur. Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını, atmosferi ve toprağı kirletmesi kesinlikle mümkün değildir. Doğal solucan miktarını artırır. Bitkiyi besleyici madde rezervini ve toprağın doğal verimliliğini artırır. Aşırı kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanımıyla meydana gelen zararlı etkileri ortadan kaldırır. |
Bitki | Bitkiyi besleyici maddeler sağlar, büyüme ve gelişimini hızlandırır. Toprağa karışan gübrenin içten yanması sonucu bitkinin köklerini yakarak ölümüne neden olur. Bitkilerin çeşitli hastalıklara yakalanma derecesini artırır. | Temel vitaminler, aminoasitler, enzimler, hormonlar ve büyüme uyarıcılarıyla tam bir dengeli beslenme sağlar. Hastalıklara karşı bağışıklığını artırır. Bitkiye, toprak stresine, zararlılara, değişken iklim şartlarına ve toprağın olumsuz etkilerine karşı direnç kazandırır. Hızlanan ve artan tohum canlılığı, uyanma ve çabuk köklenmeyi geliştirir. Bitkinin gelişimini hızlandırır ve kaliteli ürün artışı sağlar. Hastalıklı bitkileri hızla iyileştirir. Zararlı maddelerin, hastalık yapan organizmaların hasar verdiği hücreleri hızla kurtarıp eski hale getirir. Ekim alanında her yıl değişik ürün ekmeye (rotasyon) gerek yoktur. |
Ürün | Verimi % 20-30 artırır. İnsan sağlığı açısından zararlı nitrat ve diğer zararlı maddeleri azaltır. Bitkilerin topraktan aldığı çeşitli hastalıkların üründe de oluşması mümkündür. Raf ömrü solucan gübresiyle üretilen ürüne göre daha kısadır. | Verimi 2-3 kat artırır. Olgunlaşma süresini 2-3 hafta daha erkenleştirir. İçindeki nitrat miktarı, diğer gübrelerle ürünlerden birkaç kat daha düşüktür. Raf ömründe belirgin bir artış sağlar. İçindeki insan sağlığı için çok gerekli olan, vitaminler, şekerler ve diğer biyoaktif maddelerin miktarını artırır. İnsan sağlığı için zararlı hiçbir madde içermeyen ekolojik doğal ürün oluşmasını sağlar. Ürünü doğal tat, renk , aroma ve kalitesine kavuşturur. |
SOLUCAN GÜBRESİ İLE KİMYASAL GÜBRELERİN KIYASLAMASI
kimyasal gübreler ile solucan gübresi arasındaki kalite farkları | ||
---|---|---|
Kriter | Kimyasal Gübreler | Solucan Gübresi |
Enzim Besleyici İçerik | Çoğunlukla bir element içerirler (Örneğin üre nitrojen içerir) veya maksimum iki element içerirler (Örneğin DAP nitrojen ve fosfor içerir). Gerekli tüm besinleri tek tip bir kimyasal gübrede bulmak mümkün değildir. | Bitkiler için yeterli miktarda Nitrojen, Fosfor ve Potasyum ihtiva eder. NPK yönünden bir bitkiye gerekebilecek KADAR içeriğe sahiptir. |
İkincil Besleyici İçerik | İçermemektedir. | Bitki için yeterli miktarlarda Kalsiyum (Ca), Magnezyum (Mg) & Sülfür (S) içermektedir. |
Üçüncül Besleyici İçerik | İçermemektedir. | Bitki için yeterli miktarlarda Çinko (Zn), Boron (B), Manganez (Mn), Demir (Fe), Bakır (Cu), Molybdenum (Mo) ve Klor (Cl) içerir. |
PH Oranı | Her kullanılışta toprağın Ph dengesini biraz daha bozarak tuzlanmayı ve alkalinityi arttırır. | Toprağın Ph dengesini korumaya yardımcı olur ve tuzlanmanın ve alkalinityi kontrolünü sağlar. |
EC Doğrulaması | Toprakta EC dengesizliğine yaratarak bitkide beslenme asimilasyona yol açar | Toprakta EC yi dengelemeye yardımcı olarak bitkinin beslenme adaptasyonunu arttırır. |
Organik Karbon | İçermemektedir. | Çok yüksek miktarda organik karbon ve humus içererek toprak karakteristiğini arttırır. |
Su Tutma Kapasitesi | Toprağın su tutma kapasitesini azaltır. | Toprağın su tutma kapasitesini arttırır. |
Toprak Dokusu | Toprağın dokusunu bozarak havalandırma özelliğini yitirmesine yol açar. | Toprağın dokusunu zenginleştirerek havalandırma özelliğini pekiştirir. |
Yararlı Bakteri ve Fungler | Biyolojik aktivasyonu yok ederek verimliliği her kullanımda biraz daha azaltır. Ve her seferinde geride daha güçsüz bir toprak bırakarak bir sonraki ekim için daha fazla miktarlar kullanmayı gerektirir. | Çok yüksek miktarda biyolojik aktivasyon barındırır, bu şekilde düzenli bir kullanımdan sonra her ekinde daha az gübreleme gerekecektir. |
Bitki İçin Büyüme Hormonu | İçermemektedir. | Yeterli miktarda doğal hormonla ürünlerin yetişmesine ve üretimine yardımcı olur. |
Ürün | Ürünlerde organik koku ve lezzet bulunmaz. | Ürünler % 100 Organik olarak yetiştirilir. |
SIVI SOLUCAN GÜBRESİ
Sıvı solucan gübresi, bitkinin gelişimini ve büyümesini hızlandıran güvenli, doğal, ekolojik bir humik maddeler, besleyici, güçlendirici elementler bileşimidir. Sıvı solucan gübresi, katı solucan gübresinde bulunan humatları, fulvik asitleri, amino asitleri, vitaminleri, doğal fitohormonları, mikro ve makro elementleri, toprağın doğal mikroorganizma sporlarını konsantre eriyik halde içerir. Sıvı solucan gübresinin bakterisel içeriğini, solucan gübresi oluşumu sırasında solucanların attıkları ölü hücreleri olan bakteriostatik proteinler ve solucanların bağırsaklarında bulunan simbiyotik mikroorganizmalardan çıkan antibiyotikler oluşturur. Sıvı solucan gübresi, koyu kahve renkli, kokusuz bir sıvıdır, hafif alkali özelliğine (pH 8,5-9,5) sahiptir. Tarımda kullanımında güvenli; insanlar, hayvanlar, arılar, toprağın mikro faunaları ve mikro florları için tamamen zararsızdır. Kullanımı, her çeşit bitkide hızlı büyümeyi, daha fazla fotosentez oluşumunu, metabolizmayı güçlendirerek üretim artışını, yüksek kaliteli, ekolojik, organik ürünler elde edilmesini sağlar ve depolama, bekleme süresindeki çürümeyi önleyerek kayıpları azaltır.ETKİLERİ
· Tohumun çimlenmesini hızlandırır, gücünü artırır.· Kök oluşumunu uyarır, güçlü köklerin hızla oluşmasını sağlar.
· Fidelerin büyümesini, gelişimini hızlandırır.
· Bitkilerin doğal bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnç kazandırır.
· Ürünlerdeki nitrat miktarını azaltır, protein, şeker, vitamin miktarını artırır.
· Kesme çiçeklerin daha uzun süre canlı kalmasını sağlar.
· Saksı bitkilerinde klorozu ortadan kaldırır, gelişimini ve çiçeklenmeyi hızlandırır.
KULLANIMI
TOHUMLARDA
Tohumlarda çimlenmeyi hızlandırmak için önce tohumların sıvı solucan gübresi ile hazırlanmış karışımda bekletilmesi gerekir, bu özellikle güçleri zayıf olan küçük tohumlar için çok önemlidir. Örneğin havuç tohumlarının bu şekilde hazırlanmasıyla daha erken gelişimi, güçlenmesi sağlanarak daha fazla ve kaliteli ürün elde edilir. Tohumları ıslatmak için bir kaba 1 ölçü sıvı solucan gübresi, 20 ölçü su konulup iyice karıştırılır. Bu karışımın içine bez torbalara konmuş tohumlar bırakılır ve üzeri naylonla örtülerek oda sıcaklığında aşağıdaki sürelerde bekletilir.Nohut, fasulye 6 saat
Turp, marul, ıspanak 12 saat
Havuç, biber, salatalık, kavun, dereotu 24 saat
0,5–0,8 litre sıvı solucan gübresi 1 kg tohum için yeterlidir.
Yumru ve soğanlı bitkilerin tohumları ½ saat eriyikte bekletilip dikilir.
BİTKİLERDE
Yaprak ve kök gübresi olarak kullanılır. Vejetasyon süresince 1 veya 2 defa sıvı solucan gübresi karışımıyla bitkiyi sulamak, eğer uygulandıysa katı solucan gübresinin etkisinin uzun süreli olmasını ve içeriğinin bitki tarafından hemen özümsenmesini sağlar.Yaprak gübresi olarak, 1 ölçü sıvı gübre 200 ölçü suyla karıştırılıp yapraklar çıkarken, çiçekler tomurcukta iken ve meyveler olgunlaşmadan önce olmak üzere en az 3 defa bitkiye püskürtülür.
Kök gübresi olarak, 1 ölçü sıvı gübre 200 ölçü suyla karıştırılıp sulama suyuna karıştırılarak (damlama veya yağmurlama) uygulanır.
Saksı bitkileri için, 1 ölçü sıvı gübre 50 ölçü suyla karıştırılıp kök gübresi olarak ayda 2 defa saksıya dökülür, yaprak gübresi olarak haftada 1 defa yapraklara spreyle püskürtülür.
Sıvı solucan gübresinin yapraklara uygulanması bitkinin doğal bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalığa yakalanmamasını sağlar. Domates ve salatalıkta çok etkilidir, köklerin çürümesi, askohitoz ve külleme hastalıklarında hızlı düşüş sağlar.
Patates, başaklı(taneli) bitkiler, bakliyat, pancar, havuç vb bitkilerde sıvı solucan gübresi kullanımı ürün kalitesi açısından çok iyi sonuç verir. Sebze, meyve ve yem bitkilerinde nitrat miktarını oldukça düşürür ve protein, şeker ve vitamin miktarını artırır.
SIVI SOLUCAN GÜBRESİNİN DEĞERİ
Bitkileri hastalıklarından koruma düşüncesi, solucan gübresinin içeriğini konsantre sıvı hale getirip kullanma fikrini ortaya çıkardı. Araştırmalar sonucunda da üretimine geçildi. Sıvı Solucan Gübresi, yüksek oranda humik madde içeren, koyu kahverengi, kokusuz, çok miktarda bakteriler ve fungitsid özelliğine sahip her türlü zehirli kimyasallarla birlikte kullanılabilen, insanlar, hayvanlar, arılar ve bitkiler için güvenli ve tamamen zararsız bir sıvıdır. Sıvı Solucan Gübresi, hafif alkalik özelliktedir. Katı Solucan Gübresindeki humik ve fulvik asitleri, aminoasitleri, vitaminleri, doğal fitohormonları, mikro ve makro elementleri, toprak mikro organizmalarının sporları gibi bütün komponentleri eriyik ve fiziksel olarak aktif halde içerir. Vejetasyon süresince bitkiye püskürtülerek kullanılır. Sıvı Solucan Gübresi, çok miktarda doğal organik bileşikler içerir. Bunlar fitohormonlar, antibiyotik, maddeler çok değerli bütün bir aminoasitler (asparin, glümamin, valin, metionin, lizin vb.) kompleksidir. Bütün bu maddeler bitki tarafından kolayca özümsenerek hücre düzeyinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Güçlü bağışıklık sistemi bitkinin hastalık yapıcı mikroplarla başarıyla savaşmasını ve hasta olduysa da çabucak sağlığına kavuşmasını sağlar. Bitkinin sağlam ve sağlıklı gelişmesinin iyi ve kaliteli ürün elde etmenin garentisidir. Sıvı Solucan Gübresi, içerisideki eriyik maddeler yaprak yüzeyi üzerinden özümsenerek bitkinin fizyolojik ve biyokimyasal süreçlerinin aktivitesini ve uyarılmasını sağlar. Güneş enerjisini daha çok yakalar, biriktirir ve hücrelere aktarır, bitkiye gerekli fermentlerin sentezini, vitaminlerin, şekerlerin ve klorofilin oluşumunu hızlandırır. Sıvı Solucan Gübresi, içeriğindeki maddeler, hücrelerin membranlarının geçirgenliğini artırarak hücrelerin içine besin maddelerinin girişini kolaylaştırır ve bitkilerin solunumunu daha iyi hale getirir. Bitkinin fizyolojik gereksinimlerinin yeterince karşılanması bitkinin ve ürünlerinin hızla büyümesini sağlar. Sıvı Solucan Gübresi kullanılan bitkilerde, ürünlere fazlasıyla vitamin ve şeker sağlayarak onların büyümesine ve kalitesinin artmasına imkan sağlar. Bilindiği gibi en güçsüz toprağın bile içeriğinde, bitkinin ulaşabileceği biçimde olmadığı için bitkinin kullanamadığı büyük miktarda besleyici maddeler vardır. Sıvı Solucan Gübresi, uygulanan bitkinin yaprak yüzeyinden kök sistemine geçerek topraktaki bu maddeleri bitkinin kullanabileceği hale getirir. Sıvı Solucan Gübresi, içeriğindeki humik maddeler, toprağı kirleten pestisid kalıntılarını, ağır metalleri, radyonuklidleri birbirine ilişkilendirerek hareketsiz ve erimeyen hale getirip zehirli etkilerini zayıflatır. Aynı şekilde nitrat azotunun topraktan veya yer üstü suyundan bitkiye ve ürüne geçmesini azaltır. Hububatta, taneli bitkilerde, sebzelerde, bahçe kültürlerinde, meyve ağaçlarında, üzümde, pamukta, tütün ve diğer bitkilerde etkindir.SIVI SOLUCAN GÜBRESİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ VE YARARLARI
- Sıvı Solucan Gübresi, humatları, fulvikasitleri, fitohormonları, aminoasitleri, vitaminleri, mikro- makro elementleri, bakterileri ve enzimleri içerir.- Ekolojik ve tehlikesizdir.
- Pestisitlerle birlikte kullanılabilir.
- Mikroorganizma sayısı benzer ürünlerden 100 kat fazladır.
- Toprakta doğal humuslaşmayı sağlar, dolayısıyla verimliliği arttırır.
- Sağlıklı doğadan, sağlıklı insana ulaşmayı sağlar.
- Bakterisel ve mantarsal hastalıkları baskılar.
- Tohum gelişme enerjisini ve çimlenmesini artırır.
- Çeliklerin çabuk köklenmesini sağlar.
- Köklerin oluşumunu uyandırarak bitkinin gelişmesini ve büyümesini hızlandırır.
- Yapraklarda fotosentezi iyileştirerek gelişme ve büyümeyi hızlandırır.
- Doğal bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Ürünlerdeki nitratın, ağır metallerin ve radyonuklitlerin oranını oldukça düşürür.
- Ürünlerdeki şekerleri, proteini ve vitaminleri artırır.
- Ürün artışı sağlar.
- Olgunlaşma süresini 10-14 gün kısaltır.
Sıvı Solucan Gübresi, özellikle seralarda yapılan üretimlerde çok etkilidir. Bitkinin kök çürümesi, askohitoz gibi hastalıklara yakalanmasında hızlı bir düşüş görülür. Vejetasyon süresince 7-10 gün aralıklarla uygulama yapılması çok belirgin bir ürün artışına neden olur. Hububatlar, sebzeler, meyveler, üzüm, tütün, pamuk, yem bitkileri ve çiçekler gibi bir çok bitkide Sıvı Solucan Gübresi, denenmiş ve çok olumlu sonuçlar alnmıştır özellikle daha önce kimyasal ilaç ve zehirler kullanılarak hastalıklarla savaşılmış bitkilerde çok etkili olmuştur, ilaç masrafları düşerken aynı zamanda ürün kalite ve miktarı oldukça artmıştır.
TARIMDA ÜRÜN VE KALİTENİN ARTMASINDA ORGANİK SIVI SOLUCAN GÜBRESİNİN ETKİSİ
Toprak, yer kabuğunun bereketli olan üst yüzey tabakasıdır. Toprak verimliliği toprağın bir taraftan bitkiye su, hava, gerekli besleyici elementleri sağlama diğer taraftan bitkinin büyüme ve gelişimi için elverişli şartları yaratma, sonuçta da bol ürün oluşturma yeteneğidir. Toprak verimliliğinin en önemli göstergesi toprak organik madde içeriğindeki humus miktarıdır.Toprak, toprak işleme makinelerinin sürekli yoğun şekilde kullanımı nedeniyle organik madde (humus) bakımından fakirleşmekte ve toprak verimliliği göstergelerinden olan yapısal yoğunluk, direnç, su geçirgenliği, nem tutma gibi değerli tarımsal özelliklerini kaybetmektedir.
Topraktaki humus içeriğinin bitki besin maddelerinin temel kaynağı olduğunu göz önüne alırsak ki humusun içeriğinde hemen hemen tüm toprak azotu (%98-99)fosfor ve kükürt %60 ve diğer besin maddelerinin büyük bir kısmı vardır; tarım uzmanlarının son yıllarda topraklardaki humus miktarının hızla azalması nedeniyle kaygılanmalarının nedeni anlaşılmaktadır.
Peki, çözüm nedir?
Geleneksel yöntemlerle toprak verimliliğini geri kazandırmak mümkün değildir. Yüksek fiyatlar nedeniyle daha çok mineral gübre kullanarak verimliliği geri kazandırmak mümkün değildir. En iyi ihtimalle şu andaki düzeyde tutulabilir. Ayrıca mineral gübrelerin kullanımı sadece bitkinin besin maddeleri ihtiyacını karşılar topraktaki toplam organik madde (humus) miktarını artırmaz. Toprağın verimliliğini dikkate alarak humus açığı olmayan bir denge yaratmak için mineral gübreler dışında her dekar toprağa ortalama 800 kg. – 1000 kg. organik gübre de kullanmak gerekir. Geleneksel organik gübrelerin çok miktarda olmaması, çağdaş tarım teknolojilerinde yeni tür organik gübrelerin araştırılmasını ve kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir. Bunlardan birisi de Sıvı Solucan Gübresi BİRAY-S tir.
Humik asit, humik gübrenin oluşması için ana etken madde olan jeli oluşturma yeteneğine sahiptir. Bu özelliğinden dolayı toprağa humik asit uygulanmasından sonra toprağın su tutma kapasitesini artırır.
Düzenli olarak humik gübre uygulanan topraklar az humuslu topraklara göre radyonüklid, ağır metaller (kurşun, civa, krom, kadmiyum v.b.), böcek ilaçları gibi kimyasal kirleticilerin etkilerine karşı daha dayanıklıdırlar. Özellikle radyasyonla kirlenmiş tarıma elverişli toprakların yeniden yerleşime açılmasında ve tarıma başlanmasında bu çok önemlidir. Humatlar,bu zararlı maddeleri toprakta çözünemeyen bileşim kompleksleri haline getirerek bunların bitkilere, yer altı ve yer üstü sularına, atmosfere karışmasını imkansız hale getirir. Teknolojik alanlarda toprağa humik gübre eriyiği (%1-10) uygulanması hızla toprağın biyolojik aktivitesini artırır ve işletmeden çıkan zararlı emisyonlara karşı, üzerindeki bitkilerin dayanıklılığını artırır.
Modern tarım üretiminde yabani otlar, zararlılar ve çeşitli bitki hastalıklarına karşı pestisitlerin kullanılmaması mümkün değildir. Ancak bu ilaçların kullanımı sonucu toprakta oluşan kalıntılar nedeniyle toprak mikroflorasının yok olması, bitkinin fizyolojik fonksiyonlarının zarar görmesi gibi birçok olumsuz yan etkide meydana gelir. Pestisitlerdeki zehirli maddeler tarım ürünlerine de geçtiği, biriktiği için insan sağlığında da olumsuz etkiler meydana getirirler.
Toprağa humik gübre uygulaması mikroorganizmaların eylemliliklerini uyarır ve pestisitlerin toprakta daha hızlı yok olmalarını sağlar. Aynı zamanda bitkinin bu kimyasal ilaçların zararlarına karşı direncini arttırır ve bitkinin hücrelerinde zehir’in hızla yok olmasını sağlar. Toprakta organik humik madde kullanımı yüksek dozda mineral gübre (özellikle azotlu) kullanımının olumsuz etkilerini ortadan kaldırır.
Farklı bitki türleri humik gübrelere farklı tepki gösterirler. Geleneksel olarak bu bitkileri 4 gruba ayıra biliriz.
1.grup: Karbonhidrat açısından zengin; büyük biokütleli potasyum seven bitkiler (şeker pancarı, patates, domates,havuç,lahana,kökü yenenler )
Bu grup bitkilerde humik gübre maksimum etki gösterir. %50 ye kadar ürün artışı sağlar.
2.grup: Humik gübrenin iyi etki yaptığı bitkiler (Arpa, buğday, mısır, yulaf, pirinç, çavdar v.s.hububatgillerdir. Bunlarda en az %20-30 ürün artışı sağlar.
3.grup: Daha yüksek protein içeren baklagillerdir. (fasulye,bezelye,nohut,soya) humik gübreye az tepki verirler.
4.grup: Yağlık tohumlu bitkilerdir (kanola, ayçiçeği, v.s.) humik gübreye hiç tepki vermezler.
Ancak 3. ve 4.gruba ait bitkiler üzerinde tarlada yapılan denemelerde tamamen tersi sonuç çıkmıştır. Bu tür bitkilerde sadece ürün artışı değil kalitesi (yağ, protein, şeker v.b.) arttı. Denemelerin sonuçlarına göre farklı iklim kuşaklarında dahi humik gübre kullanımı her türlü bitkide hem ürün miktarını hem de kalitesini artırmaktadır.
Araştırmalar, tohum veya fide dikiminden önce humik gübreyi kullanmaya başlamak gerektiği ortaya çıkarmıştır. Bunun birinci nedeni bütün çiftçilerin yüksek kaliteli tohum / fide bulamamalarıdır. Kullanılan tohumların çoğu hastalanmaya aday düşük kalitelidir. Hatta yüksek kaliteli tohum kullanılsa bile ilk günden tohumlar kuraklık, don aşırı sıcaklar, su basması gibi zor doğa koşullarıyla karşılaşabilmektedir.
Tohumların ekilmeden önce humik gübre BİRAY-S ile ıslatılmasıyla bağışıklık sistemi güçlenir, tohum yüzeyindeki enfeksiyonlardan kurtulur, tohumdaki fiziksel yaralanmaların olumsuz etkilerini azaltır, gücünü artırır, laboratuar ve tarlalarda çimlenmenin arttığı, büyüme ve gelişiminin hızlandığı, gözle görülür biçimde tohumların BİRAY-S ile ıslatılmasıyla yaşama şansları önemli ölçüde artmaktadır. Bu kendi biyolojik yapıları gereği zayıf kök sistemleri olan buğday, arpa, yulaf, darı, pirinç, soya, fasulyesi, patates, kendir, v.b. gibi bitkiler için özellikle çok önemlidir. Bu bitkiler için ekimden sonraki ilk 2-3 hafta çok önemlidir. Tohumun yavaş gelişmesi ve çimlenmenin yavaşlaması yabani otların çoğalmasına, bitki gelişiminin yavaşlamasına ve ürün miktarının düşmesine neden olur. Bütün bitkilerde sağlıklı gelişim ve ürün artışı için ekilen tohum/fidenin sağlıklı olması, sağlıklı çimlenmesi ön koşuldur. Bunu sağlayacak olan temel etkende tohum/fide dikilmeden önce BİRAY-S uygulaması yapılmasıdır. Bitki yaşamında kök sistemi çok önemlidir. BİRAY-S tohumlara uygulandıktan sonra bitkinin kök sistemi daha iyi gelişir, güçlü kök dallanması oluşur ve kökler kolaylıkla daha derinlere dağılırlar. Bu bitkiye birçok yarar sağlar. Bitki toprağa daha güçlü tutunur, bu demektir ki güçlü rüzgârlara aşırı yağışlara, erozyona ve diğer doğa olaylarına karşı bitki güçlü bir şekilde karşı koyabilir. Ayrıca bitkinin beslenmesi için daha geniş imkanlar ortaya çıkar, bitki kökleriyle eriyik haldeki besleyici elementleri, mineralleri suyu ve oksijeni alır. Güçlü ve geniş alana yayılmış kökler daha çok toprakla temas ederek daha çok besin maddesine ulaşır, bunları bitkiye aktarınca da bitki daha hızlı ve güçlü gelişir. Bu oluşumlar BİRAY-S sayesinde olmaktadır. Amino asitler, şeker, vitaminler gibi organik maddelerin sentezleri köklerde meydana gelmektedir, BİRAY-S uygulaması bu sentezlerin oluşumunu güçlendirir, bitkide meydana gelen bu sentezlerin bir kısmı kökler aracılığıyla toprağa geri verilir. Bitkinin ne kadar güçlü metabolizması çalışırsa ve ne kadar güçlü kökleri olursa o kadar çok kökleriyle toprağa birçok mikrofloru besleyen besin maddeleri verir. Ve bunun sonucunda da ortaya çıkan mikroflorlar bitkinin besin maddesi olur. Kök sisteminin ayırdığı karbon, elma ve diğer asitler toprağın içindeki iyon miktarını azaltıp absorbe ederler. Bitkiler topraktaki organik maddelerin ayrışmasıyla enzimler üretirler. Sonuç olarak güçlü köklerin etkisiyle üretilen fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve diğer besin maddelerinin bitkiyi beslemesiyle daha güçlü bir bitki yetişir.
Tohumun sentetik gübrelerle yaşama başlaması zayıf bir kök sistemiyle başlaması demektir. BİRAY-S uygulaması ise tohumun yeşerme ve güçlü bir bitki olarak gelişmesine güçlü bir ivme kazandırır. Bitkiye başlangıç döneminde çok miktarda fosfor gereklidir, fosfor bitkinin gelişimi için kritik faktördür. Zayıf köklü bitkiler fosforu alamazlar.BİRAY-S etkisiyle güçlü köklere kavuşan bitkilerse istedikleri kadar fosforu kullanılarak bitkinin hızlı ve güçlü gelişmesini sağlarlar. Güçlü ve derine inmiş kökler sayesinde kurak bölgelerde dahi kökler derindeki nemli toprağa ulaştıkları için bitki susuz kalmaz ve verim artışı sağlanır. Ayrıca BİRAY-S bitkinin suyu daha ekonomik kullanmasını sağlar.
Bilindiği gibi herhangi bir bitkinin verimliliğinin birçok göstergesi vardır, bunlar hem hücre düzeyinde hem de bitkinin bütününde oluşan gelişmelerin farklı süreçlerde kök hücrelerinin geçirgenliği, enzim aktivitesi fotosentez verimliliği bitkide besin maddelerinin etkinliği gibi özelliklerdir, BİRAY-S kullanımı bu 4 bileşkenin etkinliğini oldukça artırır. Ancak yüksek ürün verimliliği için bu yeterli değildir, güçlü fotosentez, karbonhidrat dönüşümü ve bitki biokütlesinin artması için bitkiye güçlü besin maddeleri de vermek gerekir. Bunun sağlanması aslında çok basittir: Sadece bitkinin sindirilebileceği formda yeterli besin maddeleri vermek!
Bitkilerin ürün verimliliğini sağlayan 2.önemli faktör toprak verimliliğidir. Tarım uzmanları, topraktaki biyolojik işlemlerle toprak metabolizmalarını 2 katına çıkararak ürün veriminin de 2 katına çıkabileceğini söylüyorlar. Bunu sağlamada BİRAY-S kullanmanın çok büyük rolü vardır.
Bütün bitki kültürlerinde ürün verimini artırmak için tohumda, bitkide ve toprakta BİRAY-S kullanmak gerekir. Daha fazla etki için mineral gübre veya BİRAY-K ile birlikte BİRAY-S uygulaması önerilir.
BİRAY-S bitkilerde verimliliği artırması konusunda yapılan araştırmalar yeni ve ilginç modeller ortaya çıkarmıştır. Önceleri bitkinin verim artışını büyük ölçüde fotosentez yoğunluğunun etkilediği var sayılmıştır. Daha sonra bilim insanları ürün artışına BİRAY-S yapraklara uygulanmasıyla yaprak çalışma yüzeyinin dağıtım hızının etkili olduğunu keşfettiler. Kükürt, azot, bor ve diğer bazı besin maddelerinin bitkiye yapraktan girdiğini buldular. Yaprak çalışma yüzeyi ne kadar hızlı olursa bitkinin havadan besini alması o kadar çok etkili olacaktır ve yaprak yüzeyden verilen besini o kadar çok alacaktır, bu da ürün artışına yol açar. BİRAY-S kullanımı sayesinde 2-7 gün arasında buğday, mısır, yonca ve bütün bitki türlerinde fenofaz geçişinin hızlandırılması görülmektedir. Bu özellikle soğuk bölgelerde yapılan tarımda çok önemlidir.
BİRAY-S yoğun kullanımı, beslenme ve ürüne vejetasyonun kısa olduğu bitkilerde gereklidir. BİRAY-S bitki metabolizmasının genel gidişini ve büyüme sürecini olumlu etkiler. BİRAY-S etkisi altında bitkiler, azot, fosfor, potasyum ve karbonhitrat değişimi güçlenir. Bitkinin köklerinin geçirgenliğinin önemli ölçüde artmasıyla mineral gübrelerin emilişinde de önemli ölçüde artış olur. Potasyum ve azotlu gübreler BİRAY-S etkisiyle asimile olup bitki tarafından kolay ulaşılabilir hale geldiklerinden etkileri birkaç kat artmaktadır. Bu azotlu, potasyumlu ve fosforlu gübrelerin kullanımını en az %30 azaltmaktadır. Bitkinin beslenmesinde önemli bir diğer besin madde grubu olan bakır, çinko, bor, manganez, molibden, kobalt gibi iz element bileşenleri de BİRAY-S içinde vardır. Ve bunları bitkinin ihtiyacı olan bileşenlere dönüştürerek kolayca erişilebilir hale dönüştürür temel iz elementlere bitkilerin ihtiyacı binde hatta yüz binde bir kadardır ancak gelişimleri için vazgeçilmez maddelerdir. İz elementlerin her biri kendine has özellikleriyle bitkinin gelişimine katkıda bulunur ama gerektiğinde birbirlerinin yerine de işlevlerini sürdürebilirler.
BOR: Bazı hastalıkları iyileştirir, üreme organlarının dökülmelerini önleyerek miktarını artırır, ürünlerdeki vitaminleri artırır. Besin taşıyıcı damarların daha iyi gelişimini sağlar, çeşitli enzimlerin aktivitesini artırır. Şeker pancarında ürün miktar ve şeker oranını artırır, bezelye, fasulye, nohut, gibi baklagillerde verimi arttırır.
MAGNEZYUM: Fotosentez sürecinin ve askorbik asit oluşumunun vazgeçilmezidir, birçok enzimlerin içeriğine girer, şeker pancarı verimini ve şeker oranını arttırır.
BAKIR: Protein sentezlerini aktifleştirir, bitkileri kuraklık ve don olaylarına karşı çeşitli mantar ve virüslere karşı direnç kazandırır, birçok enzim içeriğine girer. Bitkinin protein ve karbonhidrat metabolizması üzerinde etkilidir.
ÇİNKO: Besleme, solunum, protein sentezi ve karbonhidrat süreçlerinde yer alan birçok enzimlerin bileşenidir. MOLİBDEN: Havadan azot alınması süresince önemli rol oynar, nitrat azotundan amonyuma kadar dönüşümüyle ilgili bütün enzimlerin içeriğinde bulunur, hem nodül, hem de serbest yaşayan azot bağlayıcı bakterileri uyarır. Hububat, baklagiller, yonca, çayırotu, karnabaharda verim artışı sağlar.
KOBALT: Nodül bakterilerin aktif yaşamaları için gereklidir. Azot ihtiyacı fazla olan baklagiller için önemlidir.
İz element içeriği düşük olan topraklarda humik gübre kullanımı çok önemlidir. Bu topraklarda ki bitkilere yaprak gübresi olarak BİRAY-S vermek demek toprağa humik gübre vermek demektir. Toprağın, humus içeriği ve PH; iz elementlerin hareketliliğine bağlıdır. Bor ve bakır içeriği ise birde toprak nemine bağlıdır. Humik bileşikler bitki organizmasının koruma fonksiyonunu güçlendirir. Humütların koruyucu etkisi çok yüksek yada çok düşük sıcaklık, kuraklık veya sel, topraktaki yetersiz ışık veya oksijen, toksik kimyasalların birikimi gibi olağan üstü durumlarda çok güçlü olarak ortay çıkar. Mısır ve patatesin düşük sıcaklıkta (-12c) yok olmadığı belirlenmiştir. Humütlar pestisitlerin toksik ve mutajenik etkilerini ya zayıflatır yada tamamen notralize eder BİRAY-S kullanılan bitkiler de aşırı dozda azotlu gübre veya aşırı dozda pestisit kullanımında fazla zarar görmezler.
BİRAY-S kullanımıyla hububat, patates, mısır, sebze, soya fasulyesi, pirinç, ayçiçeği, şeker pancarı, meyve, çilek, üzüm, narenciye, çiçek ve süs bitkilerinde kesin olarak ürün miktarı ve kalitesinde artış görülmüştür. BİRAY-S kullanılan bitkilerin ürünlerinde C vitamini, karoten, riboflavin ve neotsin artar. Bitki türüne bağlı olarak büyüme oranı %25 -100 artmaktadır. Ayrıca protein, nişasta düzeyini, nukleit asitleri ve şekeri arttırarak ürün kalitesini olumlu etkiler. BİRAY-S diğer hümik gübrelerden aşağıdaki şekilde farklıdır:
1-) Canlı bakteri florası içerir.
2-) Bir dizi makro ve mikro elementleri içerir.
3-) Vitaminler ve fito hormonlar içerir.
SOLUCANLARIN BİYOLOJİSİ
1. Genel durum: halkalı solucan sınıfının Lümboritsid ailesinin 8 türünden biri olan toprak solucanıdır.2. Morfolojik özellikleri: bu tür solucanların doğasındaki farklılıklar vücut yapıları ve ölçüleridir.
Uzunlukları 60-130 mm. En fazla kalınlıkları 7,5 mm. dir. Ön baş tarafı daha kalın, güçlü kaslı ve koyu turuncu renklidir. Arka kuyruk tarafı daha ince ve zayıftır. Baş tarafının ucunda ağız, kuyruk sonunda ise rektum bulunur. Segment sayısı 80-110 dur. Baş segmenti epilobiktir. Vücudun ön tarafındaki segmentler daha büyüktür ve renkleri parlak kırmızı veya turuncuya yakın kırmızıdır. Segmentler arası pigmentsiz olduğu için özellikle kuyruk tarafı halkalı/çizgili görünür. Genç solucanlarda pigmentasyon daha koyudur. Bütün vücut boyunca solucanın hareket etmesini sağlayan ayakçıklar vardır. Her segmentte birbirine yakın 8 çift ayakçık bulunur, bunların aralığı aa=vs dd=1/2 çevredir. Yetişkin solucanlarda 24-32. segmentler arasında 7-9 adet segment uzunluğunda kuşak şeklinde bir kalınlaşma vardır, burası yumurta kozası oluşumu içindir. Vücudun karın kısmında ön tarafta 9-12. segmentler arasında çiftler halinde erkek ve dişi genital üreme organları deliği vardır. Erkeklik organı gözenekleri kıl gibi “C” harfi şeklinde büyükçe yastık şeklini oluştururlar, dişilik organları ise sırt bölgesine yakın bulunurlar. Solucanların bütün vücudu, glandüler ve kambiyal hücreler içeren şeffaf bir mukoz filmi olan epitelyumla kaplıdır. Bu, pürüzsüz bir cilt yüzeyi ve kayganlık sağlayarak solucanın rahat hareket etmesini temin eder. 3. Fizyoloji:
3.1- Üreme: solucanlar çift cinsiyetlidir (hermofrodit), ancak üremeleri için birbirleriyle çiftleşmeleri gerekir. Solucanlar ancak özel koza içinde, en uygun şartlarda 5-7 günde bir bıraktıkları yumurtalarla çoğalmaktadırlar. Kozalar, elastik, oval şekilde limona benzer, yeni bırakılmış kozalar açık sarı renklidir, erginleştikçe kahverengiye dönüşürler. Kozanın çapı 2-4 mm. dir, her birinin içinde 1-21 adet yumurta vardır. Kozadan çıkar çıkmaz yavruların uzunluğu 4-7 mm. ve sanki ince iplik parçası gibidirler, ancak açık kırmızı renkteki sırt omurgalarıyla fark edilirler. Kozadan çıktıklarında 1 mg. olan yavrular hemen beslenmeye başlayarak 60 gün içinde 350-300 mg. ağırlığa ulaşırlar. Cinsel erginliğe doğumdan 9-10 hafta sonra gelirler, 5-6 ay içinde ise ağırlıkları 1-2 grama çıkarak yetişkin hale gelirler. Koza yapma (yumurtlama) zamanı yetişkin solucanlarda doğal, uygun yaz şartlarında 2,5-3 aydır. Mayıs başından temmuz sonuna kadar olan bu dönemde her solucan 18-26 koza bırakabilir. En iyi şartlarda kozalardaki yumurtalardan ortalama 3 yumurta yaşama şansı bulur.
3.2- Hareket: Solucanların hareket etme sisteminin esas kısmı, vücudun etrafındaki güçlü kas sistemidir. Halka ve uzunlamasına yerleştirilmiş kaslı derili torbalara benzeyen bu kaslar hareket veya toprak kazma esnasında bir engelle karşılaşınca solucanın güçle hareketini sağlar. Doğal şartlarda solucanlar toprağın kabarmasında çok büyük rol oynarlar. Normal topraklarda solucan yoğunluğunun m2 de 100 adet solucan olduğu kanıtlanmıştır, bu solucanlar yaz sezonu boyunca ortalama 1000 m. kat ederek toprağı kabartıp havalanmasını sağlarlar. Bu arada toprakta bulunan dağınık haldeki organik maddeleri (bitkisel ve hayvansal hücreler, toprak bakterileri, mantarlar v.b.) yiyerek toprağı organik madde açısından zenginleştirirler. Solucanlar gün boyu kendi ağırlıkları kadar toprağı sindirim sistemlerinden geçirerek dışarı atarlar.
3.3- Beslenme: solucanların vücut yapısı içi içe geçmiş iki boru gibidir. Dış boru vücudu kaplayan deri, iç boru ise sindirim sistemidir. Bunların arasındaki boşluk ise sıvıyla doludur. Ağızdan geçen lokma yemek borusu ve gırtlakta birikir daha sonra parça parça porsiyonlar halinde taşlığa/mideye geçer. Burada sindirilen/öğütülen besin ince ve kalın bağırsaklardan geçerek rektumdan çıkar. Sindirilip rektumdan çıkan besin küçük granül- korpolitler şeklindedir. Korpolitler, toprağın yapısını düzenleyen, havalanma ve su tutma özelliklerini iyileştiren, mekanik strese dayanıklılığını artıran ve toprağın yapısını düzenleyerek verimini artıran humik maddeleri (humik asitler ve bunların tuzları) içerirler. Bunlardan başka korpolitler, çok çeşitli miktarda toprak mikro florlarının mikrobiyolojik aktivite merkezidirler ve solucanların sindirim sistemi, topraktaki karbondioksit ve su miktarı artışını ölü hayvansal ve bitkisel hücreleri yok ederek sağlayan toprak mikro florlarının içindeki taze mikrop jenerasyonlarını sürekli yenileme kaynağıdır. Doğadaki karbondioksitin ana kaynağı topraktır. Topraktan çıkan karbondioksit atmosfere yükselirken yeşil yapraklar tarafından yakalanarak güneş enerjisinin yardımıyla (fotosentez) yeniden büyümekte olan bitkiye kazandırılır. Karbondioksitsiz ve fotosentezsiz yeryüzünde hayat olmaz, ortaya çıkmaz ve zenginleşemezdi. Sonuç olarak, solucanlar ve toprağın mikrobiyolojik canlı topluluğu, toprağı ve yeşil bitki örtüsünü şekillendiren, yeryüzündeki bütün canlıların sağlık ve refahını sağlayan temel canlı organizmalardır.
SOLUCAN YETİŞTİRİCİLİĞİ
YEM OLARAK KULLANILAN ATIK ÇEŞİTLERİ
Hayvansal Atıklar: Taze, çürümüş veya kurumuş, küçükbaş, büyükbaş ve kümes hayvanı dışkıları.Bitkisel Atıklar: Yaprak, gövde, dal gibi sebzelerin toplandıktan sonra kalan kısımları. Sebze ve meyve ile üretim yapan fabrikaların, ev, lokanta, yemek fabrikalarının atıkları ( çiğ ), sıkılmış meyve, sebze posaları,
Kaynak:Derleyen By Eyyupk
http://www.solitar.com.tr/solucan-gubresi
0 Yorumlar